Gözler önünde, tam da şehrin göbeğinde... Buca'da adeta zamanın durduğu bir yer var. Belediyenin kendi mülkü olan eski kulüp binası, kimsenin umurunda değilmiş gibi görünüyor.
İnanması güç ama gerçek: Pencereleri kırık, kapıları sökülmüş, duvarları küflenmiş bir harabeye dönüşmüş durumda. İçerisi öyle kötü ki, insan bakmaya korkuyor. Sanki terk edilmiş bir film seti gibi - ama maalesef bu gerçek.
Vatandaştan Sert Tepki: "Bu Kadarı da Fazla!"
Çevrede yaşayanların sabrı taşmış durumda. "Her gün önünden geçiyorum," diyor bir Bucalı, "ve her seferinde içim acıyor. Bu binanın hali, bizim vergilerimizin nasıl heba edildiğinin canlı kanıtı."
Başka bir komşu ise daha net konuşuyor: "Korkuyoruz! Burası artık her türlü tehlikeye açık. Kimler girip çıkıyor belli değil. Çocuklarımızı oynatamıyoruz bu civarda."
Peki Neden Bu Hale Geldi?
Aslında cevap basit: İhmal. Saf, katıksız ihmal. Yıllardır bakım yapılmadığı her halinden belli. Yağmur suları duvarları aşındırmış, rüzgar camları paramparça etmiş, insan eli de gerisini getirmiş.
Belediye yetkilileri -eğer varsa- ne düşünüyor bilinmez ama bu manzara Buca'nın yüz karası olmaya devam ediyor. Belki de en acı olanı, buranın bir zamanlar canlı bir sosyal tesis olması. Şimdi? Hayalet evden farksız.
Çözüm Bekleyen Sorun
Vatandaşların beklentisi açık: Ya bu bina derhal restore edilsin ve şehre kazandırılsın, ya da güvenlik nedeniyle tamamen yıkılsın. Bu kadar basit.
"Bucalılar olarak daha iyisini hak ediyoruz," diye ekliyor bir esnaf. "Belediyenin kendi malını bile koruyamaması, hepimizi üzüyor."
Bu arada, binanın içinde neler olup bittiğini tahmin etmek zor değil. Duvarlardaki yazılar, yerlere saçılmış çöpler, kırık dökük her şey... İnsan ister istemez düşünüyor: Acaba kaç para değerinde bir mülk heba olup gidiyor?
Sonuç olarak, Buca'nın kalbinde kanayan bir yara var. Ve bu yaranın sorumlusu, onu iyileştirmekle yükümlü olanlar. Vatandaşların sabrının ne kadar daha dayanacağı ise meçhul.