Ankara'da dün akşam saatlerinde yapılan toplantıda ortaya çıkan tablo gerçekten içler acısı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın masaya yumruğunu vurduğu o anları düşünüyorum da - haklıydı aslında. CHP'li belediyelerin su yönetimindeki başarısızlıkları artık dayanılmaz bir noktaya ulaşmış durumda.
Şöyle bir etrafa bakın: Kimi belediyeler alt yapıyı tamir etmek için günlerce suyu kesiyor, kimisi de plansız programsız çalışmalar yaparak vatandaşı mağdur ediyor. Peki ama neden? Bu sorunun cevabını aramak lazım belki de.
"Artık Yeter!" Diyen Bir Ses
Erdoğan'ın sözleri aslında hepimizin içinden geçeni haykırıyordu: "Halkımızı susuz bırakmayız!" Bu kadar net, bu kadar kararlı. Suyun - temel bir insan hakkı olduğunu unutanlara adeta bir hatırlatmaydı bu. İnsan ister istemez düşünüyor, acaba bazı belediyeler bilerek mi bu sorunları çıkartıyor?
Toplantıda konuşulanlar gerçekten çarpıcıydı. Bazı belediyelerin su kesintilerini önceden haber bile vermediği ortaya çıktı. Vatandaş sabah kalkıyor, musluktan bir damla su akmıyor. Ne kahvaltı yapabiliyor, ne temizlik yapabiliyor. Bu nasıl bir hizmet anlayışı?
Çözüm Yolları Masaya Yatırıldı
Peki ne yapılacak? İşte bu noktada devreye merkezi yönetim giriyor. Erdoğan'ın talimatıyla:
- Su kesintilerinde önceden haber verme zorunluluğu getirilecek
- Alt yapı çalışmaları daha planlı yapılacak
- Acil müdahale ekipleri oluşturulacak
- Vatandaş şikayetleri anında değerlendirilecek
Aslında bunlar olması gereken temel şeyler değil mi? Ama görünen o ki bazı belediyeler için değil.
Şu anki durumu düşünüyorum da - insanın içi acıyor. Yaşlılar, çocuklar, hastalar... Su beklemek zorunda kalıyorlar. Modern bir ülkede bu görüntüler hiç de hoş değil. Erdoğan'ın da dediği gibi: "Bizim medeniyetimizde su, hayattır. Suyu israf etmek haram olduğu gibi, suya erişimi engellemek de o kadar yanlıştır."
Sonuç olarak, bu meselenin peşini bırakmayacaklarını söylüyor yetkililer. Vatandaşın susuz kalmaması için her türlü tedbirin alınacağı garantisini veriyorlar. Umarım bu sefer gerçekten köklü bir çözüm bulunur da, insanlarımız bu temel ihtiyaçları için mücadele etmek zorunda kalmaz.
