
İşte tam da böyle bir anda, her şey beklenmedik bir şekilde gelişti. Tapulu arazisini koruma telaşına düşen bir vatandaş, "Benim hakkım!" diyerek yolun bir kısmını beton duvarla kapatmıştı. Ancak bu hareket, belediyenin radarına takılmakta gecikmedi.
Sabahın erken saatlerinde gelen iş makinesi, adeta bir film sahnesi gibiydi. Komşular şaşkınlıkla pencerelerinden bakarken, beton duvar birkaç dakika içinde yerle bir oldu. "Bu nasıl bir iştir?" diye soranların sesleri havada asılı kaldı.
Hukuki mi, İnsani mi?
Olayın tarafları ise farklı hikayeler anlatıyor. Arazi sahibi, "Tapum var, hakkımı korudum" diye diretirken; belediye yetkilileri "Kamu yararı her şeyin üstündedir" açıklamasını yapıyor. Mahalle sakinleriyse iki tarafı da haklı bulmanın imkansızlığından yakınıyor.
İşin ilginç yanı, bu küçük mahalle kavgasının aslında çok daha büyük bir soruna parmak basması. Türkiye'nin dört bir yanında benzer tartışmalar yaşanıyor. Peki, bireysel haklar ile toplum yararı arasındaki bu ince çizgide denge nasıl sağlanacak?
Olay yerinde konuştuğumuz bir emlakçı, "Böyle durumlarda herkes kendi çıkarını düşünüyor ama..." diyerek sözünü yarıda kesiyor. Gerçekten de, bu tür anlaşmazlıklarda her iki tarafın da haklı olduğu noktalar var gibi görünüyor.