Tel Aviv'in kalbinde bugün adeta insan seli aktı. On binlerce insan, İsrail hükümetinin Gazze'nin işgali yönündeki tartışmalı kararını protesto etmek için sokaklara döküldü. 'Barış şimdi!' sloganları, kentin dört bir yanında yankılandı.
Protestocuların arasında genç-yaşlı, solcu-sağcı ayırt etmeksizin her kesimden insan vardı. Kimi ellerinde 'Savaş değil, diyalog!' pankartları taşırken, kimi de çocuklarının geleceği için endişelerini haykırıyordu. Öyle ki, bazı katılımcıların gözlerindeki endişe, kameralara yansımaktan çekinmiyordu.
Polis Barikatlarına Rağmen Coşkulu Kalabalık
Göstericiler, polis barikatlarını aşmakta zorlanmadı desek yalan olur. Ancak şiddet olayları yaşanmadan, nispeten sakin geçen eylemde, protestocuların kararlılığı dikkat çekti. 'Biz buradayız, sesimizi duyurun!' diyen bir genç, belki de herkesin aklından geçeni özetliyordu.
Öte yandan, hükümet yetkilileri protestoları 'demokrasinin gereği' olarak nitelendirse de, bazı bakanların 'provokasyon' yorumları dikkatleri çekti. Peki ya sizce? Binlerce insanın sokaklara dökülmesi, bir ülkenin iç politikasına nasıl yansır?
Gazze'deki Durum ve Uluslararası Tepkiler
Gazze'de son aylarda yaşananlar, uluslararası toplumun da gündeminde. BM yetkilileri, 'insani kriz' uyarıları yaparken, Arap Birliği acil toplantı çağrısında bulundu. Avrupa'dan gelen tepkiler ise -her zamanki gibi- 'endişe' ifadeleriyle sınırlı kaldı.
Protestoculara göre asıl mesele şu: 'Silahlar sussun, diplomasi konuşsun!' Peki bu dilek, bölgedeki onlarca yıllık çatışma tarihine rağmen gerçek olabilir mi? Uzmanlar bile bu soruya net yanıt veremiyor.
