
Kimileri kalabalıktan, gürültüden kaçmak için bir hayat kurar. Peki ya tam tersi olsaydı? Türkiye'nin en tenha köşesinde, neredeyse unutulmuş bir ilçede yaşamak nasıl bir his? Ağrı'nın Hamur ilçesi, işte bu sorunun canlı cevabı adeta.
Resmi rakamlara göre sadece 1011 kişiye ev sahipliği yapan bu küçük ilçe, ülkenin en az nüfuslu yerleşim yeri ünvanını taşıyor. Etrafı dağlarla çevrili, sakin mi sakin bir hayatın aktığı bu topraklarda, insanların tek bir ortak dileği var: Yalnız olmadıklarını hissetmek.
Bir Zamanların Hareketli İlçesi, Şimdinin Sessiz Sakinleri
Eskiden daha kalabalık olduğu söylenen Hamur, göç dalgalarıyla birlikte yavaş yavaş boşalmış. Gençler iş, eğitim derken büyük şehirlere akın etmiş, geriye ise hayatlarını bu topraklara kök salmış insanlar kalmış. Belediye Başkanı Feridun Taşdemir'in dediği gibi, "Burada kalanlar, bu memleketin çilekeşleri."
Pazartesi günleri hariç, ilçe merkezi adeta bir hayalet kasabayı andırıyor. Pazar kurulduğu gün ise sanki ilçe nefes alıyor; civar köylerden gelenlerle birlikte nüfus bir anda katlanıyor. O bir günlük hareketlilik, haftanın geri kalanının sessizliğini daha da çarpıcı hale getiriyor.
Tek Bir Ses, Tek Bir Talep
İlçe halkının isteği ise son derece net ve basit: İlçelerinin unutulmaması. Devlet yatırımlarının, hizmetlerinin devam etmesini istiyorlar. Taşdemir, "Nüfus az diye ilçe statüsü elimizden alınır mı?" endişesini taşıdıklarını belirtiyor. Bu korku, aslında kimsenin onları unutmasını istemediklerinin en samimi ifadesi.
Okullar, sağlık ocağı, bakkalıyla, berberiyle küçük ama tam teşekküllü bir hayatı sürdürüyorlar. Fakat onlar, bu hayatın devam etmesi için devletin onlara olan ilgisinin sürmesini talep ediyorlar. Nüfusları az diye ikinci plana atılmak istemiyorlar.
Sonuç olarak, Hamur'un hikayesi sadece bir nüfus istatistiğinden çok daha fazlası. İnsanların aidiyet, tanınma ve varlıklarını sürdürme mücadelesinin naif ama bir o kadar da güçlü bir yansıması. Unutulmamak, bazen en büyük taleptir.