Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), vatandaşların yaşamdan duyduğu memnuniyeti ölçen kapsamlı bir araştırmanın sonuçlarını yayımladı. 81 ilde yürütülen çalışma, ülkenin mutluluk haritasını net bir şekilde ortaya koydu. Araştırma, sosyal yaşamdan ekonomik koşullara, güven duygusundan gelecek beklentilerine kadar birçok farklı kriteri değerlendirerek, Türkiye'nin en mutlu şehirlerini sıraladı.
TÜİK'in Mutluluk Kriterleri ve Araştırmanın Detayları
2024 yılı verilerine dayanan Yaşam Memnuniyeti Araştırması, Türkiye genelinde yaşam kalitesini ve vatandaş memnuniyetini anlamak için düzenli olarak gerçekleştiriliyor. Bu yılki çalışma, hangi şehirlerin sakin atmosferi, yüksek yaşam standartları ve pozitif toplum yapısıyla öne çıktığını gösterdi. Listenin ilk sırasında yer alan şehir, birçok kişi için sürpriz oldu.
İşte Türkiye'nin En Mutlu 10 Şehri
Araştırma sonuçlarına göre, mutluluk oranıyla dikkat çeken ilk 10 şehir belirlendi. Listede, %71.36'lık bir memnuniyet oranıyla Şırnak ilk sırada yer alıyor. Şırnak'ın 537 bin 672 olan nüfusu, bu yüksek mutluluk seviyesinin kayda değer bir göstergesi olarak öne çıkıyor.
Diğer şehirlerin sıralaması ve detaylı oranları, TÜİK tarafından paylaşılan geniş raporda yer alıyor. Raporda, her bir il için sosyal yaşam, ekonomik durum ve güvenlik gibi alt başlıklarda ayrıntılı değerlendirmeler bulunuyor.
Mutluluğun Adresi: Şehirlerin Ortak Özellikleri
Listede öne çıkan şehirlerin genel olarak daha sakin bir yaşam temposuna, güçlü bir toplumsal dayanışma ağına ve insanların yüzünden eksik olmayan tebessüme sahip olduğu görülüyor. Bu iller, sadece ekonomik göstergelerle değil, aynı zamanda huzur ve yaşam kalitesi ile tanınıyor. TÜİK'in verileri, bu şehirlerin sakinlerinin geleceğe dair beklentilerinin de daha olumlu olduğunu işaret ediyor.
Sonuç olarak, TÜİK'in 24 Aralık 2025 tarihinde açıkladığı bu veriler, Türkiye'de mutluluğun coğrafi dağılımını anlamak için önemli bir kaynak teşkil ediyor. Şırnak'ın listenin başında yer alması, mutluluk kavramının sadece maddi refahla değil, birçok sosyal ve kültürel faktörle de doğrudan ilişkili olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.