On beş gün oldu. Tam on beş gündür, İzmir'in bir semtinde patlayan su borusundan fışkıran sular, caddeleri göllere çeviriyor. İZSU ekipleri olay yerine gelip bir baktılar, etraflıca incelediler ve sonra? Sonrası yok. Sanki hiçbir şey olmamış gibi çekip gittiler.
Mahalle sakinleri ise çılgına dönmüş durumda. "Bu israfa daha ne kadar dayanacağız?" diye soruyorlar. Haklılar da. Sürekli akan suyun çıkardığı o rahatsız edici ses bir yana, bir de faturası var işin. Kim ödeyecek bu kabarık su faturalarını? Vatandaş mı? Yoksa bu ihmalkârlığın sorumlusu olan kurumlar mı?
Yetkililerden Gelen Yanıt: 'Çalışmalar Sürüyor'
Konuyla ilgili İZSU yetkililerine ulaşmaya çalıştık. Aldığımız yanıt ise neredeyse her resmi kurumdan duyduğumuz o standart, içi boş cümlelerden ibaretti: "Gerekli çalışmalarımız sürüyor."
Sürüyor da, ne zaman bitecek? On beş gün yeterli bir süre değil mi? Mahalleli, bu gecikmenin altında yatan asıl sebebin bürokratik engeller ve yetersiz ekipman olduğunu düşünüyor. Hatta bazıları daha da ileri giderek, "Burası merkez bir semt olsaydı, bu kadar süre boyunca bekler miydik?" diye soruyor.
Vatandaşın Tepkisi Büyüyor: 'Artık Yeter!'
Durum gün geçtikçe daha da vahim bir hal alıyor. Su, yolları aşındırıyor, bazı evlerin temellerine sızmaya başladı bile. "Evimizde nemden duramaz olduk" diyenler var. Peki, ya maddi kayıp? O ayrı bir dert. Sürekli akan su, metreleri döndürdükçe döndürüyor ve faturayı kabartıyor.
Mahalle sakinleri son olarak toplanıp bir dilekçe yazmaya ve yetkililere bir ültimatom vermeye karar vermişler. "Eğer 48 saat içinde bu sorun çözülmezse, daha büyük bir protesto ile sesimizi duyuracağız" diyorlar. Haklı öfkeleri yüzlerinden okunuyor.
Bu, sadece bir su borusunun patlaması değil aslında. Bu, birçok şehrin muzdarip olduğu altyapı sorunlarının ve yerel yönetimlerdeki ihmalkârlığın çok çarpıcı bir örneği. İzmir'deki bu mahalle, belki de tüm Türkiye'de benzer sorunlar yaşayanların sözcüsü oldu. Seslerini duyurabilecekler mi? Hep birlikte göreceğiz.
