Tamam, şu basketbol meselelerine bir göz atalım. Anadolu Efes denince akla ne geliyor? Tabii ki heyecan, tabii ki mücadele ve tabii ki o unutulmaz zafer anları. Ama bu sefer işler biraz daha farklı ilerliyor, sanki.
Takımın yolu gerçekten uzunmuş. Öyle iki maçlık, üç maçlık bir mesele değil bu. Uzun soluklu bir maraton gibi düşünün - tıpkı İstanbul'dan Ankara'ya yürümek gibi. Yorucu ama bir o kadar da keyifli.
Kadroda Neler Oluyor?
Shane Larkin meselesi var bir kere. Adam gerçekten takımın lokomotifi gibi. Onsuz bir Efes düşünmek... Neyse, boşverin. Ama diğer oyuncular da en az onun kadar önemli bu arada. Rodrigue Beaubois, Erten Gazi falan - hepsi kendi alanında usta isimler.
Aslında şöyle söyleyeyim: Bu takım bir aile gibi. Herkes birbirini tamamlıyor, herkesin bir rolü var. Kimi zaman hata yapıyorlar, kimi zaman harika şeyler başarıyorlar. Ama sonuçta hepsi aynı hedef için çalışıyor.
Gelecek Planları ve Beklentiler
EuroLeague konusu var tabii. Orada işler daha da zorlaşıyor. Avrupa'nın en iyileriyle kapışmak kolay değil. Ama Efes bunu daha önce de yaptı, yine yapabilir bence.
Yeni sezona hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. Antrenmanlar, taktik çalışmaları, fiziksel hazırlık... Hepsi bir bütünün parçaları. Belki de en önemlisi - takım ruhu. O olmadan hiçbir şey olmaz.
Son düşüncem şu: Bu takım sabır istiyor. Hemen sonuç bekleyenler hayal kırıklığına uğrayabilir. Ama gerçekten izlemeyi sevenler için muhteşem bir basketbol ziyafeti vadediyor.