Fenerbahçe Beko, Madrid'de Direnişe Rağmen El Değirmenlerine Çarpıyor! EuroLeague'de Sert Sınav
Fenerbahçe Beko Madrid'de Direnişe Rağmen Kaybetti

Madrid'in o meşhur beyaz rüzgarı bu gece de Estonya'dan gelen bir fırtınayla buluştu ama - işte o 'ama' her zaman olduğu gibi Fenerbahçe'nin yakasını bırakmadı. WiZink Center'da nefeslerin tutulduğu, her sayının adeta bir savaş meydanından fırladığı o kritik karşılaşma... 85-78. Evet, rakamlar soğuk gerçeği haykırıyor ama hikaye bundan çok daha fazlasını anlatıyor.

İlk çeyrekte adeta bir rüya gibi başladı her şey. Fenerbahçe, sanki sahaya 'biz buradayız' dercesine girdi. Calathes'in oyun kurucu dehası, Dorsey'nin delişmen enerjisi - ilk 10 dakika tam bir sarı-lacivert şovdu. 23-19 öndeydik ve tribünlerdeki beyaz gürültüye inat, sahada bizim sesimiz yankılanıyordu.

İkinci Periyodun Ağır Yükü

Sonra... işte o 'sonra' geldi. İkinci çeyrek Fenerbahçe için adeta bir kabusa dönüştü. Real Madrid, ev sahibi avantajını kullanmakta gecikmedi. Campazzo'nun oyunu okuması, Hezonja'nın skorer kimliği - Madrid yavaş yavaş oyunun kontrolünü ele geçirdi. 21 sayılık bir fark! İnanması güç ama o 10 dakikada her şey tersine döndü.

Devin Booker'ın çabası takdire şayan doğrusu. 18 sayı, 5 ribaund - adam sahada tek başına bir ordu gibi savaştı. Ama basketbol beş kişilik oynanıyor maalesef. Bazen bir kişinin kahramanlığı yetmiyor.

Direnişin Son Perdesi

Üçüncü çeyrekte toparlanma belirtileri vardı aslında. Fenerbahçe, soyunma odasından farklı bir takım olarak çıkmıştı. 23-19'luk bir periyot - işte bu daha çok bizdik! Wilbekin'in üçlükleri, Pierre'in pota altındaki varlığı... Madrid'i zorladık, ciddi anlamda zorladık.

Son periyotta her şeyi ortaya koyduk desem yalan olmaz. 23-22'lik bir çeyrek daha kazandık - küçük bir zafer belki ama moral açısından paha biçilmez. O son dakikalarda bir an galibiyet ihtimali göz kırptı sanki. Ama Madrid, tecrübesiyle oyunu kitledi.

Campazzo 16 sayı, 8 asist - adam tam bir orkestra şefi gibiydi. Hezonja 15, Tavares 13 sayı... Madrid klasik Madrid performansını sergiledi. Bizde ise Booker'ın 18'i, Wilbekin'in 15'i yetmedi. Bazen yetmiyor işte.

Bu maçtan çıkarılacak çok ders var aslında. 40 dakika konsantre oynamak zorundasın bu seviyede. Bir çeyreğin lüksün yok. Ama şunu da gördük - Fenerbahçe bu seviyede oynayabilecek kapasiteye sahip. Madrid gibi bir devi deplasmanda bu kadar zorlayabilmek bile başlı başına bir mesaj.

Şimdi sırada yeni maçlar, yeni mücadeleler var. Bu maç bir son değil, bir başlangıç olmalı. EuroLeague maratonu devam ediyor ve Fenerbahçe'nin hikayesi henüz bitmedi. Madrid'de kaybettik evet, ama pes etmedik. Asıl önemli olan da bu değil mi zaten?