
Vallahi, Beşiktaş'ın oynadığı futbolla ilgili söylenecek laf bulmakta zorlanıyorum insan. Dün gece Kasımpaşa karşısında sahaya çıkan takım değildi bu, adeta bir gölgeydi. İnanılır gibi değil!
Maçın ilk yarısı... Of, nereden başlasam? Sanki herkes ayaklarına kurşun sıkılmış gibiydi. Paslar hep yanlış yere, koşular amaçsız, ofansif fikir diye bir şey yok. Seyirci yutkundu adeta. Sonra o 33. dakikada bir anda her şey değişiverdi. Muleka'nın attığı golle öne geçtik derken, sevincimiz kursağımızda kaldı. Dakikalar geçmiyor, sanki zaman durmuştu.
Ve sonra... 45+4. İnanamadım! Erdem Can'ın topu ağlarla buluştuğunda tribünlerde çıt çıkmadı. Herkes dondu kaldı. İlk yarı bittiğinde içimde tarifsiz bir burukluk vardı.
İkinci Yarı: Aynı Filmin Tekrarı
Devre arasından sonra sahneye çıkan Beşiktaş'ın değiştiğini falan sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Aynı hatalar, aynı dağınıklık, aynı plansızlık... Rıza Hoca kenardan bağırıyor durmadan ama kimse duymuyor sanki. Oyuncular arasında iletişim kopuk, kimse kimseye pas atmıyor. Acı verici bir manzaraydı gerçekten.
Ve o 77. dakika... Demir Ege'nin golüyle 2-1 öne geçtik. Ama bu sefer kimse sevinemedi. Çünkü biliyorduk, bu skoru koruyamayacağımızı hissediyorduk içimizde. Nitekim 88. dakikada Fall'ın golüyle her şey yeniden sil baştan oldu. 2-2... Ve bitiş düdüğü.
Sonuç: Daha Kaç Puan Kaybedeceğiz?
Bu maçla birlikte, Beşiktaş'ın son 7 lig maçında sadece 2 galibiyet alabildiği ortaya çıktı. Bu ne demek biliyor musunuz? Ligdeki iddiasının kalmadığının resmen kanıtı! Taraftar çıldırmış durumda, sosyal medyada isyan var. Rıza Çalımbay'ın geleceği ise yeniden belirsizliğe gömüldü.
Peki ya oyuncular? Kimi sorumluluk alıyor, kimi sahada kayboluyor. Takım ruhu denen şey yok oldu gitti. Bu performansla yol almak mümkün değil, bunu söylemek zorundayım.
Son söz: Beşiktaş'ın derhal toparlanması gerekiyor. Yoksa bu sezon çok daha acı sonuçlarla yüzleşmek zorunda kalabiliriz. Taraftarın sabrı sonsuz değil, bunu unutmamak lazım.