
Hani derler ya, 'futbol asla tahmin edilemez' diye... İşte o sözün canlı kanıtıydı Zagreb'de yaşananlar. Fenerbahçe, Avrupa serüveninde kritik bir sınav verdi ve maalesef sınıfta kaldı.
Maksimir Stadyumu'ndaki o ilk yarı... Aman tanrım, tam bir kabustu sarı lacivertliler için. Sadece 15 dakika içinde -evet, yanlış duymadınız- iki gol yemek ne demek? Dinamo, adeta bir kasırga gibi esti üzerimizden. İlk gol 9. dakikada, ikincisi 15'te... Sanki biz daha oyuna ısınamadan, her şey bitmişti.
İkinci Yarıda Umut Işığı Söndü
İkinci yarıya daha motive başladı Fenerbahçe. Hatta 56. dakikada Miha Zajc'in golüyle -ki o an herkes 'işte dönüş başlıyor' dedi- umutlar yeşerdi. Ama ne yazık ki... 74. dakikada Petkovic'in penaltı golü, tüm hayalleri yerle bir etti. O penaltıyı veren pozisyonda Dzeko'nun eline çarpan top... Of, of, of!
Şunu itiraf etmek lazım: Dinamo sahada ne istediyse yaptı. Bizimkiler ise... Neredeyse hiçbir şey yapamadı. Sert, agresif ve organize bir futbol oynadı rakip. Bizim oyunculara adeta nefes aldırmadılar.
- Savunmada ciddi açıklar vardı -özellikle kanatlarda
- Orta sahada yaratıcılık sıfıra yakındı
- Hücumda ise Dzeko yapayalnız kaldı
Gelelim rövanş maçına... 29 Ağustos'ta Kadıköy'de oynanacak maç artık bir 'ya hep ya hiç' meselesi. En az 2 gol farkla kazanmazsak -üstelik hiç gol yemeden- Avrupa yolculuğumuz burada bitecek.
Son düşüncem? Bu takım toparlanabilir mi? Bence evet, ama... Ciddi bir özeleştiri ve taktik değişikliği şart. Aksi takdirde, bu Avrupa hayali Zagreb'de son bulur.