Sarı-lacivertli kulübün tepe yöneticilerinden Şikep Mosturoğlu, öyle bir çıkış yaptı ki tribünlerden siyasete kadar herkesi konuşturdu. Aslında hiç de şaşırtıcı değil - sonuçta Fenerbahçe demek, bu toprakların modernleşme serüveninin ta kendisi demek.
Mosturoğlu'nun üzerine basa basa vurguladığı şey şuydu: "Fenerbahçe'nin kuruluş felsefesiyle Cumhuriyet'in temel ilkeleri adeta birbirinin aynası." Hakikaten de öyle değil mi? Kulübün 1907'deki doğuşu, bir avuç aydın genç tarafından gerçekleştirilmişti. Tam da o "muasır medeniyetler seviyesine ulaşma" idealinin spor sahalarındaki yansımasıydı.
Değerler Bütünlüğü ve Tarihi Bağ
Şimdi düşünüyorum da - Mosturoğlu haklı. Fenerbahçe sadece futbol oynayan bir kulüp değil ki. Bu ülkenin çağdaşlaşma macerasının en önemli tanıklarından biri. Kulübün armasındaki beş yıldız sadece şampiyonlukları temsil etmiyor, aynı zamanda ilerleme ve modernleşme ateşini de simgeliyor.
Mosturoğlu'nun dediği gibi, "Bizim değerlerimizle Cumhuriyet'in değerleri iç içe geçmiş durumda." Bu sadece laf olsun diye söylenmiş bir cümle değil. Tarih sayfalarını karıştırdığınızda, Fenerbahçe'nin her dönemde ilerlemenin, bilimin ve çağdaşlığın yanında yer aldığını görüyorsunuz.
Sadece Spor Değil, Çok Daha Fazlası
İşin garip tarafı, bazıları hâlâ "spor spordur" diye diretiyor. Ama Fenerbahçe öyle bir kulüp ki, onun hikayesi bu toprakların hikayesinden ayrı düşünülemez. Mosturoğlu'nun altını çizdiği o değerler bütünlüğü - laiklik, demokrasi, bilimsellik - aslında kulübün kuruluş kodlarında mevcut.
Şu an düşünüyorum da, belki de bu yüzden Fenerbahçe taraftarı sadece maç sonuçlarıyla ilgilenmiyor. Kulübün temsil ettiği o derin anlam, o felsefi arka plan onlar için çok daha kıymetli. Mosturoğlu tam da bu noktaya parmak basmış oldu.
Sonuçta - ki bence çok doğru - Fenerbahçe sadece 90 dakika sahada mücadele eden bir takım değil. Bu ülkenin aydınlanma değerlerini taşıyan, bunu tribünlerinden yönetimine kadar her alanda hissettiren bir kurum. Mosturoğlu'nun sözleri aslında hepimizin bildiği ama bazen unuttuğumuz bu gerçeği bir kez daha hatırlattı.
Velhasıl, Fenerbahçe denen olgu sadece sporla sınırlı kalmıyor. O, bu coğrafyanın dönüşüm hikayesinin canlı bir tanığı. Mosturoğlu'nun da dediği gibi, kulübün değerleriyle Cumhuriyet'in değerleri örtüşüyor - hem de nasıl!