Hayatında hiçbir şeyi yarım bırakmayan, tam gaz giden bir futbolcuydu Arda Turan. Ama iş teknik direktörlüğe gelince... Hmm, işte orada işler biraz karıştı sanki.
Avrupa'nın kapılarını aralamak için yaptığı planlar -ne yazık ki- beklenen sonucu vermedi. Kimsenin açık açık söylemediği ama herkesin bildiği bir gerçek bu aslında. Futbol camiasında fısıltı gazetesi hızla yayılıyor malum.
Efsaneden Ateş Püskürten Sözler
İşte tam bu noktada, futbol tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir isim patladı adeta! Kim mi? Adını vermek istemiyor ama sahada yaptıklarıyla hepimizin hafızasına kazınmış biri. "Bu kadar da olmaz!" diye haykırdığı duyuldu.
Aslında düşününce hak veriyor insan. Arda, sahadayken öyle bir enerji yayardı ki... Oyun kurucu zekası, liderlik vasıflarıyla takımının bel kemiğiydi. Ama teknik direktörlük bambaşka bir dünya. Bazen en iyi oyuncular en vasat hocalar çıkabiliyor -acı ama gerçek.
Avrupa Yolunda Tıkanan Kariyer
Galatasaray'dan Barcelona'ya uzanan o muhteşem kariyerin ardından, şimdi kenarda oturup takım yönetmek kolay iş değil. Hele bir de Avrupa'da kendini kanıtlamak istiyorsan... Oradaki futbol anlayışı, beklentiler, baskı -inanılmaz boyutlarda.
Belki de zamanlama hatası yaptı Arda. Ya da belki -biraz cesur bir yorum olacak ama- teknik direktörlük onun için doğru yol değildi. Kim bilir?
Futbol dünyası acımasız. Dün efsane dediklerimize bugün eleştiri oklarını yöneltmekten çekinmiyoruz. İnsan içten içe "Acaba hak ettiği şansı verildi mi?" diye düşünmeden edemiyor.
Gelecek Ne Gösterir?
Peki ya şimdi? Arda Turan için yolun sonu mu bu? Bence hayır! Belki de doğru fırsatı bekliyordur. Ya da belki -kim bilir- Türkiye'de kendini kanıtlayıp öyle Avrupa'ya açılacak.
Futbolun inişli çıkışlı yollarında neler olacağı hiç belli olmaz. Bugün kaybeden yarın kazanabilir. Önemli olan pes etmemek, değil mi?
Son söz: Futbol sadece bir oyun değil, bir yaşam biçimi. Ve Arda Turan'ın hikayesi henüz bitmiş değil. Belki de en güzel bölümler yazılacak. Bekleyip göreceğiz...