İstanbul'un gergin gecesinde, Başakşehir Fatih Terim Stadyumu adeta kazan gibi kaynıyordu. Sahada iki takım da üç puan için mücadele ederken, seyirciler nefeslerini tutmuştu. Galatasaray'ın oyun kurucuları, rakibin sert savunmasını aşmak için adeta satranç oynuyordu.
Ve 18. dakikada beklenen oldu! Barış Alper Yılmaz'ın kanattan getirdiği top, Mauro Icardi'nin kafasında filelerle buluştu. Gol, adeta zamanlama harikasıydı. Tam Başakşehir'in baskı kurmaya başladığı sırada...
İkinci Yarıda Denge
İkinci yarı bambaşka bir oyuna sahne oldu. Başakşehir, 52. dakikada Lucas Lima'nın golüyle durumu eşitledi. Bu gol, sarı-kırmızılı takımı bir an için şaşkına çevirdi. Sanki maçın seyri değişecek gibiydi.
Ama Galatasaray böyle maçlara alışık. Tecrübe, tam da burada devreye girdi. Oyuncular panik yapmadı, oyunlarını oynamaya devam ettiler. Nitekim 71. dakikada Victor Osimhen'in müthiş kafa vuruşu, adeta soğuk duş etkisi yarattı.
Son Dakika Gerilimi
Son dakikalar gerilim dolu geçti. Başakşehir, beraberlik için her şeyi denedi. Fakat Galatasaray'ın savunması adeta duvar gibiydi. Fernando Muslera'nın birkaç kritik kurtarışı ise maçın kaderini belirledi.
Düşünüyorum da, bu tür maçlar bir takımın şampiyonluk karakterini gösteriyor. Zor anlarda oyunu kontrol edebilmek, baskı altında gol bulabilmek... Galatasaray bunu başardı. Belki de en önemlisi, deplasman zorluğuna rağmen pes etmemeleriydi.
Maçın ardından Okan Buruk'un yüzündeki gülümseme her şeyi anlatıyordu. Zorlu bir sınavdan geçmişlerdi ve başarmışlardı. Bu galibiyet, sadece üç puan değil, aynı zamanda moral ve güven anlamına da geliyordu.