Tamam, şu gerçeği kabul edelim - deplasman maçları hiç de kolay değil. Hele bir de Pendikspor gibi zorlu bir rakiple karşı karşıya kalıyorsanız. Ama Burak Yılmaz'ın Eyüpspor'u, işte tam da bu zorlu sahada karakterini gösterdi.
Maçın ilk yarısı... Ah, o ilk 45 dakika. Sanki her şey bizim için ters gidiyordu. Rakip baskısı altında kaldık, kendi oyunumuzu bir türlü kuramadık. Ama ikinci yarı? İnanılmaz bir dönüşüm yaşandı sahada. Takım adeta küllerinden doğdu desem yeridir.
İkinci Yarıda Ateşlenen Motor
Burak Hoca'nın devre arasındaki konuşması herhalde kulakları çınlatmıştır oyuncuların. Çünkü sahaya döndüklerinde bambaşka bir ekip vardı karşımızda. Daha agresif, daha istekli, daha inançlı. Sanki ilk yarıda uyuyan dev uyanmıştı.
"Biz maça geriden başladık," diyor Burak Yılmaz, samimi bir tonla. "İlk yarıda istediğimiz oyunu sergileyemedik, bunu kabul ediyorum. Ama şunu da söylemeliyim - bu takımın ruhu asla kırılmaz."
O Zorlu Deplasman Gerçeği
Biliyor musunuz, deplasmanda puan almak bu ligde altın değerinde. Özellikle de Pendikspor gibi rakibin kendi sahasında güçlü olduğu bir takıma karşı. Burak Hoca'nın da dediği gibi, "Buradan bir puanla ayrılmamız çok değerliydi." Haklı, son derece haklı.
Takımın ikinci yarı gösterdiği performans gerçekten takdire şayan. Pes etmediler, mücadeleden vazgeçmediler. Futbol böyle bir şey işte - bazen teknik yetenekten önce karakter kazanır maçları.
Şimdi düşünüyorum da, belki de bu puan sezon sonunda çok daha değerli anılacak. Kim bilir? Burak Yılmaz'ın takımına aşıladığı o mücadele ruhu, uzun vadede meyvelerini verecek gibi görünüyor.
Son söz? Eyüpspor, teknik direktörünün önderliğinde zorlu bir deplasmandan değerli bir puanla ayrılmayı başardı. Ve bana sorarsanız, bu tür maçlar takımların karakterini gösterir. Bu akşam sahada gerçek bir karakter sınavı verildi - ve bu sınavdan başarıyla çıkıldı.