Ah be Burak Hoca! Yine mi berabere? Neredeyse her hafta aynı hikaye - oyunu domine ediyorlar, pozisyon üstüne pozisyon buluyorlar ama son vuruş bir türlü gelmiyor. Bugün de öyle oldu işte.
Maçın ilk yarısı gerçekten görülmeye değerdi. Sanki sahada rüzgar gibi esiyorlardı, top onlardayken adeta bir bale performansı izliyor gibiydiniz. Ama gol... O gol bir türlü gelmedi. Kaleci mi şanslıydı, yoksa son vuruşlardaki isabetsizlik mi dersiniz, bilemedim.
İkinci Yarıda Değişen Oyun
İkinci periyotta işler biraz değişti tabii. Rakip takım toparlandı, hatta bir ara maçın gidişatını değiştirebilecek kadar etkili oldular. Ama bizimkiler de pes etmedi, son ana kadar mücadeleyi bırakmadılar.
Aslında şunu söylemeden geçemeyeceğim - oyuncular gerçekten canla başla mücadele ettiler. Yılmaz'ın takımı sahada adeta bir aile gibiydi, birbirlerine destek olmaktan hiç vazgeçmediler. Ama futbol böyle işte, bazen en çok çalışan değil, en şanslı olan kazanıyor.
Burak Yılmaz'dan Kritik Açıklamalar
Maç sonunda Burak Yılmaz'ın yüzündeki ifade her şeyi anlatıyordu aslında. Bir yandan oyuncularının performansından memnun, diğer yandan galibiyetin gelmemesinden hayal kırıklığına uğramıştı.
"Biz sahadan her zaman kazanmak için çıkıyoruz," dedi Burak Hoca, "ama bazen futbol böyle sürprizlerle dolu. Önemli olan oyun felsefemize inanmaya devam etmek. Gol atamadık evet, ama defansif olarak da ciddi bir disiplin sergiledik."
Bu üçüncü beraberlik oldu sezonda - birisi diyor ki "üçüncü defa aynı filmin tekrarı". Ama bence durum o kadar basit değil. Takım giderek daha iyi bir kimlik kazanıyor, oyun sistemi oturuyor. Sadece son dokunuşlar eksik.
Gelecek Maçlardan Beklentiler
Peki şimdi ne olacak? Takım bu performansıyla gelecek haftalarda neler yapabilir? Bana sorarsanız, bu beraberlikler bir süre sonra galibiyete dönüşecek. Çünkü temel sağlam - oyun anlayışı, takım ruhu, mücadele... Hepsi yerinde.
Sadece biraz daha sabır gerekiyor. Biraz daha şans. Belki de biraz daha vurucu güç. Ama şundan eminim - bu takım yakında patlayacak ve herkesi şaşırtacak.
Son sözüm şu: Burak Yılmaz sahada nasıl golcü bir forvetse, teknik direktörlükte de aynı başarıyı yakalayacak. Sadece zaman tanımalı, sabırlı olmalıyız. Bakalım önümüzdeki hafta neler olacak?