Tamam, şu sıkışık maç programı meselesi gerçekten can sıkıcı bir hal aldı. Fenerbahçe'nin başındaki isim Erol Bulut, durumu net bir şekilde ortaya koydu - ve aslında hepimizin hissettiği ama tam ifade edemediği bir gerçeği dile getirdi.
Şöyle düşünün: Bir maç oynuyorsunuz, ertesi gün toparlanma, sonraki gün antrenman ve hemen yeni bir maç. Bu tempo içinde takım tam anlamıyla ne kendine gelebiliyor ne de gereken hazırlığı yapabiliyor. Bulut'un dediği gibi, "3 günde bir maç oynasak çok daha hazır olurduk" cümlesi aslında her şeyi özetliyor.
Antrenman Kalitesi Düşüyor
İşin en vahim yanı şu - sürekli maç koşturmaca içinde antrenman kalitesi ciddi şekilde düşüyor. Oyuncular ya toparlanma modunda ya da bir sonraki maçın temel hazırlıklarını yapıyor. Detay çalışmalar, taktik geliştirmeler? Neredeyse imkansız hale geliyor.
Bulut'un altını çizdiği nokta gerçekten önemli: "Maçlar arası süre uzun olsa, daha iyi hazırlanır, daha kaliteli antrenman yapardık." Bu kadar basit aslında. Futbol sadece sahada oynanan 90 dakikadan ibaret değil sonuçta.
Fiziksel ve Mental Yorgunluk
Oysa mevcut sistemde - ki bu konuda Bulut haklı - oyuncular hem fiziksel hem mental olarak tükeniyor. Bir maçın yorgunluğunu atamadan diğerine çıkıyorsunuz. Bu da ister istemez performans düşüklüğüne, sakatlıklara ve sonuç olarak daha az etkili bir takım oyununa yol açıyor.
Belki de kulüplerin bu konuyu daha ciddi şekilde gündeme getirmesi gerekiyor. Çünkü bu tempoda hem oyuncu sağlığı risk altında hem de seyirci olarak bizler daha düşük kaliteli maçlar izlemek zorunda kalıyoruz.
Sonuçta kimse yarı hazırlıklı takımların oynadığı maçları izlemek istemez, değil mi?