Sanki her şey ters gitmek için anlaşmıştı. O gece Kadıköy'de hava ağırdı, çok ağırdı. Fenerbahçe sahasında komşusuna yenilmişti ve Erol Bulut'un yüzündeki ifade her şeyi anlatıyordu.
Basın toplantısına geldiğinde, o her zamanki sakin halinden biraz daha farklıydı. Belki de içten içe kaynıyordu kim bilir? Mikrofonlar uzatılırken derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.
"Hatalar Zinciri Bizi Vurdu"
"Biz bu maçı kendi elimizle verdik" diye açıkladı Bulut, sesinde hafif bir titreme vardı. "Evet, tartışmalı kararlar oldu. Kimse inkâr edemez bunu. Ama asıl mesele şu: Biz kendi oyunumuzu oynayamadık."
Ve işte o kritik cümle: "Maçı hakem değil, biz kaybettik." Bu sözler basın odasında yankılanırken, herkesin aklından aynı şey geçiyordu: Kaç teknik adam böyle bir durumda bu kadar net konuşabilirdi ki?
İkinci Yarıdaki Çöküş
İlk yarı fena değildi aslında. Kontrol bizdeydi, oyunu dizginliyorduk. Ama ikinci yarı... Of, o ikinci yarı her şeyi değiştirdi. Sanki takım değişmişti. Paslar isabetsiz, pozisyonlar verimsiz, savunma dağınıktı.
Bulut'un da dediği gibi: "İki pozisyonda iki gol yedik. Bu kadar basit. Profesyonel futbolcularız ve bu hataları yapmamalıyız."
Gelecek İçin Umut Var Mı?
Peki ya sonrası? Erol Hoca bu konuda da net: "Duvara mı toslayacağız? Hayır. Bu maçtan ders alıp yolumuza devam edeceğiz."
Takımın mentalitesinden bahsederken ses tonu yumuşuyor: "Genç bir takımız, öğreniyoruz. Her maç yeni bir tecrübe. Bugün acı bir tecrübeydi ama pes etmek yok."
Son sözleri ise taraftarlara: "Onlardan sabır bekliyorum. Biliyorum ki yanımızda olmaya devam edecekler."
Gerçekten de -kuliste konuşanların dediğine göre- soyunma odasında moral çöküntü yokmuş. Sadece bir kararlılık, bir sonraki maça daha iyi hazırlanma azmi varmış.
Bu yenilgi belki can yakıcıydı ama Fenerbahçe camiası şunu biliyor: Erol Bulut gibi sorumluluk alabilen bir teknik adamın arkasında durmak, uzun vadede mutlaka meyvesini verecek.