Ankara'nın sert rüzgarlı bir akşamında, Ziraat Türkiye Kupası heyecanı Sincan'da kendini hissettirdi. Sincan Belediyesi Ankaraspor ile Eskişehirspor kozlarını paylaştı ve oyunun kaderi tek bir golle yazıldı—tam da beklenmedik bir anda.
İlk yarı, sanki iki rakip birbirini iyice ölçmek ister gibiydi. Top sürmeler, orta saha mücadeleleri, belki birkaç tane isabetsiz şut... Seyirci heyecanla bir gol beklerken, her iki takımın defansları da adeta birer kale gibiydi. Eskişehirspor'un forvet oyuncuları, Sincan'ın savunma hattını aşmak için uğraşıp durdular ama nafile. İlk 45 dakika, gole hasret bir şekilde sona erdi.
İkinci yarıysa tamamen farklı bir hikâyeydi. Sanki iki teknik direktör de oyuncularına sihirli değneklerini değdirmişti. Oyun temposu arttı, baskılar çoğaldı ve gol artık kaçınılmazdı. Ve işte o an... Maçın 67. dakikasında Eskişehirspor'un genç yıldız adayı, ceza sahası içinde kendine ufak bir alan yarattı ve topu ağlarla buluşturdu! Seyirciler ayağa fırladı, teknik ekip birbirine sarıldı—adeta bir zafer anıtı gibiydi.
Sincan Belediyesi Ankaraspor, bu golün ardından hemen toparlanmak istedi. Hücum hatlarını sıklaştırdılar, orta sahayı zorladılar, hatta birkaç tehlikeli pozisyon daha yarattılar. Ama Eskişehirspor'un kaleci ve defans oyuncuları o gece perçinlenmiş gibiydi. Her topu çıkardılar, her atakı bertaraf ettiler. Son düdükte, Eskişehirspor taraftarlarının sevinç çığlıkları Sincan semalarında yankılandı.
Bu maç, kupanın ne kadar acımasız ve sürprizlere açık olduğunu bir kez daha hatırlattı. Eskişehirspor bir üst tura yükselmenin gururunu yaşarken, Sincan Belediyesi Ankaraspor ise gelecek maçlara daha motiveli hazırlanmak için sahadan ayrıldı. Futbol işte—bazen bir anlık dalgınlık, bütün emekleri silip götürebiliyor.
