
İşte böyle maçlara 'futbolun kalbi burada atıyor' derler. Kayseri'de, soğuk bir perşembe akşamında, sahada adeta bir senaryo yazıldı. Hem de öyle sıradan bir senaryo değil, son perdesi izleyenleri ayağa kaldıran cinsten.
Adana Demirspor, daha ilk yarıda oyunu ismine yazdırmayı bildi. 25. dakikada Yusuf Barası'nın attığı gol, misafir takım taraftarlarını sevinçten uçurdu. Kayserispor ise –biliyorsunuz, bazen olur– pozisyon bulsa da son vuruşlarda isabetsizdi. İlk yarı öyle kapandı.
İkinci yarıya gözlerini dikmiş bekleyenler, tam 'bitecek' derken, oyunun rengi 78. dakikada aniden değişiverdi. Miguel Cardoso! İsmi ağızlarda sakız gibi dolaşan adam... Bir anda topu ağlarla buluşturdu ve Kayseri'de umut yeniden filizlendi. Sanki tribünlerden yükselen tezahürat, o topa bir can, bir ruh vermişti.
Ama heyecan bitmedi – asıl şov şimdi başlıyordu. 90+2. Dakika... Sahada bir karmaşa, bir telaş. Sonra Gökhan Sazdağı, Adana Demirspor için her şeyi tersine çeviren o golü kaydetti. Deplasman ekibi yeniden öne geçmişti! Tribünlerde çıt çıkmaz oldu.
Futbol böyle bir şey işte. Asla pes etmemek gerektiğini bir kez daha hatırlattı. Kayserispor, bitime saniyeler kala, kendini toparladı ve müthiş bir baskıyla beraberlik golünü buldu. Son düdükte skor tabelası 2-2'yi gösteriyordu. İki takım da kazanmak için mücadele etti, ama kader paylaşmaktan yanaydı.
Maç sonunda herkes –oyuncular, teknik ekip, taraftarlar– bir nefes aldı. Kimi yüzü gülerek, kimi 'keşke'lerle ayrıldı sahadan. Futbol bazen böyle acımasız, bazen de insana umut veren yüzünü gösterir. Bu akşam da Kayseri'de ruhun tam ortasında, heyecan hiç bitmedi.