O stad ıslıklarla inlerken, o soyunma odasının o ağır sessizliği... İlhan Palut'un yüzündeki ifade her şeyi anlatıyordu aslında. "Her yenilgi insanın içini acıtır," diyor ya, tam da öyle bir şey.
Maç sonu basın toplantısında mikrofonlar uzatılırken, gözlerindeki o profesyonel duruşun arkasında gizlenen hayal kırıklığını fark etmemek mümkün değildi. Şöyle bir anlattıklarını düşünün: Rakip daha istekli göründü, bizimkilerde o ateş yoktu. İlk yarı berabere bitse de, ikinci yarıda işler tamamen değişti.
"Oyuncularımın Yüzüne Bakamıyorum Bazen"
Aslında en çarpıcı itirafı bu oldu belki de. "Biz bu işi sadece kazanmak için yapmıyoruz," diye ekliyor Palut. "Taraftarımıza, kulübümüze karşı bir sorumluluğumuz var. Onların hayal kırıklığını görmek... İşte asıl acıtan bu."
Peki ne olacak şimdi? İşte burası önemli. Palut'un dediğine göre, takım toplanacak, eksikler konuşulacak, hatalar masaya yatırılacak. Ama şu da var - futbol asla sadece teknik bir mesele değil. Ruh hali, motivasyon, takım kimliği... Tüm bunlar bir araya gelmeli.
Gelecek Hafta Her Şey Değişebilir
Belki de en insani yanı burada ortaya çıkıyor Palut'un. "Futbolun güzelliği de bu," diyor düşünceli bir ifadeyle. "Bir hafta her şey ters gider, diğer hafta mucizeler yaratırsın."
Takımın genç oyuncularından da umutlu olduğunu ekliyor. Deneyim kazandıkça, bu tür maçlardan ders çıkaracaklarına inanıyor. Ama şunu da itiraf etmeden geçemiyor: "Bazen en zoru, bu genç çocukların gözlerindeki hayal kırıklığını görmek."
Son sözü ise oldukça net: "Yolumuza devam edeceğiz. Bu işin cilvesi bu. Bugün kaybeden, yarın kazanmak için daha güçlü bir şekilde sahaya çıkar."
Gerçekten de öyle değil mi? Futbol sadece skorlardan ibaret değil sonuçta. İnsanlık halleri, duygular, hayal kırıklıkları ve yeniden doğuşlar... Hepsi bir arada.
