Oof! Berlin'deki o gece... İspanya karşısında alınan 3-0'lık sonuç, sadece skor tablosunda değil, moralde de derin bir yara bıraktı. Peki ne oldu da böyle oldu? Sorunun cevabı, teknik direktör Vincenzo Montella'nın dudaklarından dökülen o sarsıcı itiraflarda gizli.
Montella, kameraların karşısına geçtiğinde yüzündeki ifade her şeyi anlatıyordu zaten. Hayal kırıklığı ve analitik bir zekanın soğuk gerçekliği bir aradaydı. "Rakibin kalitesine saygı duymak lazım," diye başladı söze, "Ama biz kendi oyunumuzu oynayamadık. İşte en büyük hata buydu."
Press Tuzağına Düştük!
Aslında plan belliydi. Topa sahip olup, oyunu kuran taraf olmak. Ama İspanya'nın inanılmaz baskısı ve adeta bir makine gibi işleyen press üstünlüğü, her şeyi altüst etti. Montella'nın deyimiyle, "Onların baskısı altında dağıldık. Topu çıkartamadık, oyun kuramadık. Orta saha onların etkisiyle ikiye bölündü." Kısacası, kendi silahımızla vurulduk.
Savunma hattındaki dalgalanmalar ve bireysel hatalar da işin tuzu biberi oldu. Özellikle ofansif transition anlarında, yani hücümden savunmaya geçişlerde ciddi açıklar oluştu. İspanyollar da zaten bu açıkları birer bıçak gibi kullandı. Acımasızca.
Gelecek İçin Bir Ders Mi?
Paniğe kapılmak yok. Montella, bu maçın acı bir ders olduğunun altını çiziyor. "Böyle maçlar, eksiklerinizi size acımazsızca gösterir," diyor. Asıl önemli olan, bu dersin sonraki maçlara nasıl yansıyacağı. Önümüzdeki süreçte, top çıkarma ve press altında oyun kurma üzerine hummalı bir çalışma yapılacağı sinyalleri geliyor.
Takımın morali ise bir diğer önemli mesele. Montella, "Oyuncularım çok üzgün. Ama buradan bir ders çıkarıp, ayağa kalkacağız," diyerek takımına olan güvenini de dile getiriyor. Sonuçta, bu yolculukta inişler de çıkışlar da olacak.
Yani? Yani kısacası, Berlin'de yaşananlar sadece bir mağlubiyet değil, aynı zamanda bir uyanış çağrısı. Montella ve ekibi, bu çağrıyı duydu mu? Cevabını önümüzdeki haftalarda hep birlikte göreceğiz.
