
Atina'da akşamın serin havası, tribünlerdeki coşkuyla keskin bir tezat oluşturuyordu. Panathinaikos'un efsanevi Apostolos Nikolaidis Stadı, Avrupa futbolunun o acımasız sahnesine dönüşmüştü. Samsunspor, belki de kulüp tarihinin en önemli maçlarından birine çıkıyordu ve heyecan gökyüzünden hissediliyordu.
İlk yarı... Oh, ilk yarı! Samsunspor inanılmaz bir direnç sergiledi. Panathinaikos'un baskısı karşısında adeta bir kaya gibi durdular. Savunma hatası mı? Yok, öyle bir şey yok. Disiplinli, organize ve inançlı bir performans. Sonra 36. dakika... Aniden gelişen bir kontra! Marius mou, bu nedir? Samsunspor'un genç yıldız adayı, Yunan savunmasını allak bullak ediyor ve müthiş bir vuruşla takımını öne geçiriyor! Tribünlerde çıt çıkmıyor, sadece karadeniz fırtınasının sevinci yankılanıyor.
İkinci Yarıda Her Şey Değişti
İkinci periyot tam bir psikolojik savaş alanına döndü. Panathinaikos, tüm ofansif gücüyle sahaya çıktı. Baskı, baskı ve daha fazla baskı. Samsunspor'un savunması çelikten bir kale gibiydi ama... dayanabilir miydi? 67. dakikada cevap geldi. Sporoto, Samsunspor ceza sahasında bulduğu bir milimetrik boşluktan topu ağlarla buluşturdu. Skor 1-1. O anda her şey yeniden başlıyordu.
Ve sonra... son dakikalar. Dakika 90+4. Seyircilerin nefesi kesilmiş, herkes o son düdüğü bekliyor. Panathinaikos'un sol kanadından ölümcül bir ortaya... Palacios! Kafayı vuruyor ve top filelerle buluşuyor. Stadyum ayağa kalkıyor. Samsunspor için ise her şey bitiyor. O an, tam bir kalp kırıklığı.
Maçın belki de en çarpıcı yanı? Samsunspor'un asla pes etmeyen ruhuydu. Yıldızlar kayarken bile mücadele ettiler, onurlarını korudular. Avrupa sahnesinden elenmiş olsalar da, gösterdikleri performansla tüm Türkiye'nin gururu oldular. Bu maç, onlar için bir son değil, aksine gelecek vaat eden bir başlangıç oldu.