Ofiste geçen o sıcak cumartesi öğleden sonrası... Recep Uçar'ın yüzündeki ifade her şeyi anlatıyordu aslında. Takımının son performanslarıyla ilgili düşünceleri, o bilge çehresinde okunuyordu adeta.
"Bakın," diye başladı konuşmaya, sesinde hem bir tecrübe hem de sabırsızlık vardı. "Takım olarak az hata yapmamız lazım. Hem de çok az."
Bu sadece bir teknik direktörün basit bir tespiti değildi. Daha çok, uzun yıllar sahada ter dökmüş bir futbol emekçisinin yürekten gelen çağrısıydı.
Her Detay Önemli
Uçar'ın konuşması devam ederken, odadaki herkesin dikkati tamamen ona odaklanmıştı. "Maç içinde yaptığımız hatalar bizi geriye götürüyor," diye açıkladı, elleriyle havada küçük daireler çizerek. Sanki her hata, bu dairelerden biri gibi büyüyerek takımın etrafını sarıyordu.
Peki ya çözüm? Uçar bunun da cevabını veriyordu: "Daha dikkatli olmalıyız. Her pozisyonda, her paslaşmada, her top mücadelesinde..."
Bu sözler, bir teknik adamın oyuncularından beklediği disiplinin özeti gibiydi.
Sahadaki Konsantrasyon
Konuşmanın en can alıcı kısmı ise şu oldu: "Sahada daha konsantre olmamız şart." Uçar'ın bu sözleri söylerkenki ciddiyeti, odadaki herkesi etkilemişti. Futbolun sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel bir sınav olduğunu hatırlatıyordu adeta.
Ve son sözleri her şeyi özetliyordu: "Küçük hatalar büyük kayıplara yol açabilir." Bu uyarı, bir babanın tecrübeli nasihati gibiydi - sert görünse de içinde derin bir sevgi ve endişe barındırıyordu.
Recep Uçar'ın bu açıklamaları, Denizlispor'un gelecek maçları için adeta bir yol haritası çiziyor. Takımın bu uyarıları dikkate alıp almamasıysa, önümüzdeki haftalarda sahada belli olacak.
