Vallahi inanması güç ama Türk futbolu yine kendi rekorunu kırdı. Süper Lig'deki teknik direktör musical chair'ı - affedersiniz sandalye kapmaca - o kadar hızlandı ki, Avrupa'nın beş büyük ligini toplasanız bile yetişemiyor.
Bu sezonun daha yarısına gelmeden tam 16 teknik adam değişikliği yaşandı. Rakamı bir daha söyleyeyim: O-N A-L-T-I! İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya ve Fransa liglerindeki toplam değişiklik sayısı ise sadece 15'te kaldı.
Sabırsızlık mı, Baskı mı?
Yönetimlerin sabırsızlığı desek, taraftar baskısı desek, her halükarda ortada ciddi bir sorun var. Üç maç kötü oyna, dördüncüde kapının önüne konul. Beşinci maçı gören mi var?
Aslında durum daha da vahim. Çünkü bu 16 değişiklik, ligdeki 20 takımın %80'ine denk geliyor. Yani neredeyse her kulüp en az bir kere teknik direktör değiştirdi. Kimileri ikinci, hatta üçüncü hocasına bile merhaba dedi.
Avrupa'da Durum Ne?
Premier Lig'de sadece 4, La Liga'da 3, Serie A'da 4, Bundesliga'da 2 ve Ligue 1'de 2 değişiklik yaşandı. Toplam 15. Biz tek başımıza onları geçtik!
Peki bu ne anlama geliyor? Türk futbolunda proje yok, sabır yok, uzun vadeli plan yok. Anlık başarı beklentisi her şeyin önüne geçmiş durumda.
Kulüpler Ne Diyor?
Bir kulüp yöneticisi - ismini vermeyeyim - "Taraftar sabretmiyor, sponsorlar baskı yapıyor, medya zaten her gün yangına körükle gidiyor" diyor. Haklı mı? Belki. Ama bu kısır döngüden çıkmanın yolu yok mu?
Diğer yandan, teknik direktörler de artık bu riski bilerek geliyor. Sözleşmelerindeki tazminat maddeleri maaşlarının önüne geçmiş durumda. Kimi için "altın kıç" tabiri bu yüzden kullanılıyor.
Sezon sonuna kadar bu sayının 20'yi bulacağını söyleyenler var. Bana sorarsanız - ki sormadınız ama söyleyeceğim - 25'i bile görebiliriz. Çünkü küme düşme korkusu, Avrupa hayalleri derken tempoyu kimse düşürmüyor.
Sonuç mu? Futbolumuz kendi kendini yiyor. Genç teknik adamlara fırsat verilmiyor, tecrübeliler ise her an kapı önüne konulma stresiyle çalışıyor. Bu gidişle Avrupa'da değil, galaksiler arası bir rekora imza atacağız!
