Hava adeta elektrik doluydu. Trabzonspor'un antrenman sahasında, yaklaşan Fenerbahçe maçının heyecanı ve ağırlığı her bir oyuncunun yüz ifadesinden okunabiliyordu. Sanki her bir pas, her bir şut, bu büyük sınavın provası gibiydi.
Teknik direktör Abdullah Avcı, o meşhur ciddiyetiyle saha kenarında adeta bir heykel gibi duruyor, her hareketi kaydediyordu. Takım, ofansif organizasyonlar ve hızlı pozisyonlar üzerine odaklanmıştı. Kaleci Uğurcan Çakır'ın çıkamayacağı bir top yok gibiydi; muhteşem kurtarışlarıyla takımına güven aşılıyordu.
Takım Ruhu ve Motivasyon Tavan Yaptı
Ortada Enis Destan ve Paul Onuachu... İkili, defansif denemelerde adeta bir duvar örüyor, hücumda ise Fenerbahçe defansını rahatsız edecek tüm hareketleri deniyordu. Orta sahanın beyni Edin Visca, topu ayağında adeta dans ettiriyor, oyun kurucu yönünü bir kez daha gözler önüne seriyordu. Arka dörtlü ise – evet, onlar – disiplinli ve agresif bir şekilde hücumu engelleme çalışmaları yapıyordu.
Antrenmanın son bölümünde, penaltı vuruşlarına bile zaman ayrıldı. Her şey, cumartesi akşamı oynanacak o dev maç için, her detay düşünülmüştü. Sahanın her köşesinde, bu büyük derbinin kazanılma arzusu vardı.
Son düdük çaldığında ise, yorgun ama bir o kadar da kararlı görünen futbolcular, tribünlerdeki hayali taraftar seslerini bile duyar gibilerdi. Tüm şehir, cumartesiyi iple çekiyor. Heyecan dorukta!
