Dün gece stadın içinde öyle bir elektrik vardı ki, adeta duvarlar titriyordu. Taraftarların coşkusu sadece tribünlerle sınırlı kalmadı, sahaya da yansıdı ve takımımızı inanılmaz bir zafere taşıdı.
Aslında maçın ilk yarısı pek de iç açıcı değildi. Oyuncularımız biraz tedirgin, biraz da isteksiz görünüyorlardı. Ama ikinci yarı... ikinci yarı her şeyi değiştirdi. Taraftarların tezahüratları o kadar güçlüydü ki, sanki sahada on bir değil, on bin kişi vardı.
Sahada Devrim Yaratan 15 Dakika
60. dakikadan sonra oyun tamamen değişti. İnanır mısınız, tribünlerdeki coşku oyunculara bulaştı ve adeta bir devrim yaşandı. Önce sol kanattan gelen müthiş bir pas, ardından kaleye yapılan vuruş... Ve gol! Statta kopan fırtınayı tarif etmek mümkün değil.
Şunu söylemeliyim ki, bu kadar etkili bir taraftar desteği uzun zamandır görmemiştim. Taraftarlar sadece tezahürat yapmakla kalmadı, adeta takıma nasıl oynaması gerektiğini öğretti. Sanki her biri teknik direktör gibiydi tribünlerde.
Teknik Direktörün Gözlerindeki Gurur
Maç sonunda teknik direktörün yüzündeki ifade paha biçilemezdi. Gözlerinde hem gurur hem de şaşkınlık vardı. "Taraftarlarımız bu gece sadece izleyici değildi," dedi mikrofonlara, "onlar bizim on ikinci oyuncumuzdu, hatta belki de en önemlisi."
Oyuncular da aynı fikirdeydi. Maçın adamı seçilen forvet oyuncusu, "İkinci yarı tribünlerden gelen enerjiyi hissetmemek mümkün değildi," diye anlattı. "Sanki ayaklarımıza kanat takıldı."
Bu maç aslında şunu bir kez daha gösterdi: Futbol sadece sahada oynanan bir oyun değil. Tribünlerde yaşanan duygular, verilen destek, yaratılan atmosfer... Bütün bunlar bir araya gelince ortaya böyle muhteşem sonuçlar çıkabiliyor.
Ve şimdi herkes aynı soruyu soruyor: Bu enerjiyi gelecek maçlarda da sürdürebilecek miyiz? Cevabı hep birlikte göreceğiz ama şunu söyleyebilirim ki, dün gece yaşananlar uzun süre hafızalardan silinmeyecek.