O gece sahada yaşananlar, sadece üç puanın kaybından çok daha fazlasıydı. Fenerbahçe'nin Çek yıldızı Vaclav Cerny, o 90 dakikanın ardından kelimelerle anlatılması güç bir duygu yoğunluğu yaşıyordu. Mikrofonlar uzatıldığında ise içinden geçenleri olduğu gibi paylaştı.
"Gerçekten çok üzgünüz" diye başladı konuşmasına, ses tonundaki o burukluk her kelimesine sinmişti. "Sadece maçı kaybettiğimiz için değil, taraftarımıza verdiğimiz sözü tutamadığımız için de derinden üzüntü duyuyoruz."
Bu Acı Hissedilmeli
Cerny'nin sözleri öyle sıradan bir maç sonu açıklaması değildi. Adeta yüreğinin en derinlerinden gelen bir itiraftı. "Bu acıyı hissetmemiz lazım" diye vurguladı bir ara, gözlerindeki o kararlı ifadeyle. "Çünkü ancak bu şekilde daha güçlü bir şekilde geri dönebiliriz."
Peki ama ne oldu da bu kadar derin bir hayal kırıklığı yaşadılar? Aslında cevap basit: Futbol bazen acımasız olabiliyor. Sahada her şeyi yapmış olmanız bile galip gelmenizi garanti etmiyor.
Toparlanma Zamanı
Şimdi önlerinde iki seçenek var. Ya bu hayal kırıklığının etkisiyle dağılacaklar ya da Cerny'nin dediği gibi, bu acıyı bir öğrenme fırsatına çevirecekler. "Takım olarak toparlanmamız gerekiyor" diyor Çek yıldız, "ve eminim ki bunu başaracağız."
O samimi itiraflar arasında belki de en dikkat çekici olanı şuydu: Bu tür anlar bir takımın gerçek karakterini ortaya çıkarır. Yenilgiler de galibiyetler kadar -hatta bazen daha fazla- öğreticidir.
Fenerbahçe taraftarları şimdi merak içinde: Acaba Cerny ve arkadaşları bu zorlu sınavdan geçer not alabilecek mi? Bir sonraki maç, bu sorunun cevabını verecek.