
Okan Buruk'un ses tonundaki o kararlı ifade, sanki odanın havasını değiştirmeye yetiyordu. Galatasaray'ın teknik patronu, dün akşamına damga vuran o basın toplantısında kelimeleri özenle seçiyor, adeta her cümleyi bir manifesto gibi dile getiriyordu.
«Bizim için tek bir yol var» diyor Buruk, bakışlarını hiçbir şekilde kaçırmadan. «O da kazanmak. Galatasaray'ın DNA'sında bu var. Taraftarımız sahaya her geldiğinde, bizden zafer bekliyor. Bu, değişmeyecek bir gerçek.»
Peki ya bu baskı? Sürekli kazanmak zorunda olmanın yarattığı o devasa yük? Buruk'a göre bu, bir yük değil, aksine bir ayrıcalık. «Burada, bu kulüpte çalışmanın en güzel yanı da bu zaten» diye ekliyor, yüzünde hafif bir gülümsemeyle. «Galatasaray'ı çalıştırmak, her maç üç puana kilitlemek demek. Bundan daha büyük bir motivasyon olabilir mi?»
Gelecek Maçlar İçin Planlar Net
Takımın genel durumuna ilişkin sorulara ise oldukça net yanıtlar verdi Buruk. «Hazırlıklarımız tüm hızıyla sürüyor. Oyuncularımız son derece odaklı. Saha içinde ne yapmamız gerektiğini biliyoruz; rakibimiz kim olursa olsun, sistemimizden ödün vermeyeceğiz.»
Oyun felsefesinden taviz vermemekteki bu ısrar, onun karakterinin de bir yansıması adeta. «Amacımız her zaman aynı: Sahaya çık, oyunu domin et ve galibiyeti al. İster 1-0, ister 5-0... Önemli olan skorda üstte olmak.»
Ve ekliyor, belki de en çarpıcı cümlesini: «Galatasaray'ın tarihine baktığınızda, bu takımın 'beraberlik' için oynadığını göremezsiniz. Bu kültürde böyle bir şey yok. Hep ileri, hep gol, hep galibiyet.»