Düşünüyorum da, Türk futbolu gerçekten garip bir dönemden geçiyor. Ahmet Çakar'ın o meşhur programdaki yorumları hâlâ kulağımda çınlıyor - ve itiraf edeyim, haklı olduğu noktalar var.
Şimdi şöyle bir bakalım mı? Eskiden hakem hatalarını 'insani hata' diye geçiştirirdik. Ama artık öyle mi? Hayır. Her tartışmalı kararın ardından insanların aklına aynı soru geliyor: 'Acaba arka planda başka işler mi dönüyor?'
İşin Doğrusu Şu Ki...
Çakar'ın dediği gibi, bu dakikadan sonra maçları izlerken hepimizin içinde bir şüphe tohumu yeşerecek. Ve bence asıl sorun da bu zaten. Güven kaybı, futbola zarar veren en büyük etken.
Dün akşamki programda söyledikleri beni gerçekten düşündürdü. Şöyle bir cümle kurdu mesela: 'Artık her ofsayt kararı, her penaltı pozisyonu, hatta her sarı kart bile sorgulanacak.' Ne kadar acı değil mi?
Peki Çözüm Ne?
Aslında cevap basit: Şeffaflık. Her şeyin ortada olduğu, kararların net açıklandığı bir sistem. Ama bizde bu pek mümkün olmuyor maalesef.
- VAR sistemi tam anlamıyla işlemiyor
- Kararların gerekçeleri yeterince açıklanmıyor
- Ve en önemlisi - şüpheleri giderecek adımlar atılmıyor
Sonuç? İşte bu kaos. Taraftar tribünlerde küfrü basıyor, yorumcular stüdyolarda isyan ediyor, biz de evimizde 'acaba' diye düşünüyoruz.
Gelelim Çakar'ın Uyarılarına
Ahmet Hoca'nın dediği bir şey daha var ki, gerçekten üzerinde durulması gerekiyor: 'Bu iş sadece futbolla sınırlı değil, toplumsal bir güven meselesine dönüşüyor.' Haklı mı? Bence fazlasıyla.
Çünkü futbol sadece futbol değil bizim için. Bir tutku, bir heyecan, hatta hayatın ta kendisi. Ve bu tutkuyla oynamak... Eh, sonuçları ağır oluyor.
Neyse, fazla karamsar olmayalım. Belki de bu skandal, her şeyin düzene girmesi için bir fırsattır? Kim bilir...
