Adeta rüzgarın çocuğuyla konuşuyoruz. Toprak Razgatlıoğlu, o meşhur mütevazı tavrıyla oturuyor karşımızda - ama gözlerinde yeni kazandığı dünya şampiyonluğunun ışıltısı var. "Bu iş tek başına olmaz," diyor ve ekliyor: "Her pedal çevirişimde arkamda bir ordu olduğunu biliyorum."
BMW ile yaptığı o unutulmaz işbirliğinden bahsediyor tabii ki. Şu meşhur mavi-beyaz renklerin arkasındaki ekibi kastediyor. "Takım ruhu" deyip geçmeyin - onlar için bu bir yaşam biçimi.
Zirveye Giden Yol Taşlarla Doluymuş Meğer
Her şey toz pembe değilmiş anladığımız kadarıyla. "Bazı yarışlarda motosikletle tam anlamıyla bütünleştiğimi hissediyorum," diye anlatıyor Toprak, "diğerlerindeyse... vay canına, sanki hiç tanımadığım bir makine kullanıyorum."
İşte bu noktada devreye o efsanevi BMW ekibi giriyor. Gecenin bir yarısına kadar çalışıp her detayı ince ince işliyorlar. "Onlar olmasa," diye itiraf ediyor, "bu başarı hayalden öteye geçemezdi."
Pist Dışında da Bir Hayat Var
Aslında şunu fark ettim: Bu çocuk sadece müthiş bir motosikletçi değil. İnsan ilişkilerinde de en az pistteki kadar başarılı. Takım arkadaşlarıyla kurduğu o görünmez bağ, sanırım başarının gerçek sırrı.
"Birbirimize güveniyoruz," diye açıklıyor bu kimyayı. "Yarış öncesi bakışmalarımız bile yetiyor aslında - her şeyi anlatmaya."
Ve o meşhur söz: "Bu şampiyonluk sadece benim değil. BMW'deki herkesin, ailemin, taraftarların... hepimizin."
Gelecek İçin Büyük Hayaller
Peki ya sonrası? "Daha yapacak çok iş var," diye kestirip atıyor. Sanki bu şampiyonluk onun için bir son değil, yepyeni başlangıçların kapısını aralayan bir anahtar sadece.
Motosiklet dünyasında Türkiye'yi temsil etmenin ağırlığını da omuzlarında hissediyor elbette. "Gençlere ilham olabilmek," diyor, "işte bu benim için en büyük motivasyon."
Son sözü ise tam bir Toprak klasiği: "Çalışmaya devam. Hepsi bu."