Berlin'deki o gece, hava elektrik doluydu. İspanya'nın genç fenomeni Lamine Yamal, muhteşem bir golle takımını öne geçirmişti ki... Sahada bir fırtına patlak verdi. Adı Arda Güler'di.
19 yaşındaki yıldız adayımız, topu aldı, birkaç dokunuşla savunmayı dağıttı ve tam 64. dakikada müthiş bir çalımla cevap verdi. Sanki "Bizde de var!" dercesine, sahneye çıkıverdi.
İki Dahinin Soluk Kesen Mücadelesi
Maçın asıl hikayesi iki genç deha arasındaki o gizli diyalogdu aslında. Yamal 16'sında, Arda 19'unda... İkisi de geleceğin futbolunu şekillendirecek isimler. Ve o gece, Avrupa'nın göbeğinde bir yetenek savaşına tutuştular.
Arda'nın o çalımları, o driplingleri... Her biri adeta bir sanat eseriydi. İspanyol savunmacılar onu durdurmak için neredeyse çaresiz kaldılar. Kimi zaman çift markaj, kimi zaman sert müdahaleler... Ama nafile!
Teknik Direktör ve Taraftarlar Bayıldı
Milli takım hocası Vincenzo Montella'nın yüzündeki gurur ifadesi görülmeye değerdi. Tribünlerdeki binlerce Türk taraftar ise adeta kendinden geçmişti. Her top kapışında, her driplingde bir çığlık, bir sevinç... Öyle bir enerji yayılıyordu ki sahaya, insanın tüyleri diken diken oluyordu.
Maç sonunda istatistiklere bakanlar, Arda'nın inanılmaz bir performans sergilediğini açıkça gördü. Top sürme, şut, asist... Neredeyse her kritik pozisyonda onun imzası vardı.
Bu genç adam, sadece bir futbol maçı oynamadı. Adeta bir mesaj verdi: "Türk futbolunun geleceği burada!" Ve bunu yaparken de dünyaya meydan okudu.
Şimdi soru şu: Acaba Yamal ve Arda, gelecek yıllarda daha kaç kez böyle karşı karşıya gelecek? Futbol dünyası, bu iki gencin mücadelesini konuşmaya devam edecek gibi görünüyor.
