İşte size gerçek bir takım oyuncusu! Wolverhampton Wanderers'ın orta saha lokomotifi Mario Lemina, son derece samimi açıklamalarıyla göz dolduruyor. Kendi performansından ziyade takımın galibiyetiyle ilgilendiğini vurgulayan Lemina, "Takım kazandı mı, kaybetti mi? Asıl mesele bu" diyor.
Gabonlu yıldız oyuncu, adeta bir takım tutkusu abidesi gibi konuşuyor. "Sahada ne yaptığım değil, takımımın sonuçta ne elde ettiği önemli" ifadelerini kullanırken, gözlerindeki ışıltı her şeyi anlatıyor sanki. Futbolun bireysel bir show olmadığını, kolektif bir sanat olduğunu hatırlatırcasına...
Takım Ruhu Ön Planda
Lemina'nın bu yaklaşımı, modern futbolda giderek nadirleşen bir değeri temsil ediyor. Kendi istatistiklerinden çok, takımın lig sıralamasıyla ilgilenen bir futbolcu bulmak -açıkçası- günümüzde epey zor. Ama o, bu kalıbın dışına çıkıyor.
"Maç sonunda skor tabelasına baktığımda, takımımızın adının yanındaki sayının daha yüksek olması benim için her şeyden değerli" diyen Lemina, takım arkadaşlarıyla kurduğu bağın altını çiziyor. Bu tutumunun, Wolverhampton'daki diğer oyunculara da örnek olduğu kesin.
Bireysellik Değil Kolektivite
Futbol dünyasında giderek yaygınlaşan 'bireysel highlight' kültürüne inat, Lemina tam bir takım oyuncusu olmayı seçmiş. Sosyal medyada paylaşılan tek tek görüntülerden, reklam gelirlerinden, kişisel markalaşmadan bahsetmiyor bile. Onun gündeminde sadece ve sadece takım başarısı var.
"İyi oynayıp kaybetmekle, kötü oynayıp kazanmak arasında seçim yapmam gerekse, ikinciyi tercih ederim" diyor Lemina. Bu sözler, onun futbol felsefesini özetler nitelikte. Premier League'in zorlu koşullarında, bu mentalitenin ne kadar değerli olduğunu tahmin etmek zor değil.
Wolverhampton taraftarları, kendileri için savaşan bu oyuncuyu gerçekten bağırlarına basmış durumda. Molineux Stadyumu'nda attığı her adım, takımı için atılıyor çünkü. Ve bu -inanın bana- modern futbolda bulunması gittikçe zorlaşan bir özellik.