
Kim derdi ki o mahalle arasında top koşturan çocuk, bir gün Türk futbolunun efsanelerinden biri olacak? Oğuz Çetin, tam da bu hikâyenin kahramanı. "Ah o günler..." diye başlıyor söze, gözlerinde o eski günlerin ışıltısıyla.
Futbol denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Çetin, kariyerinin en önemli anlarını anlatırken adeta bir zaman tünelinden geçiriyor bizi. "Beşiktaş'ta oynamak bir rüyaydı" diyor, sesinde hâlâ o heyecanın titreşimi. Peki ya Trabzonspor? "Orada yaşadıklarımı unutmak mümkün değil."
Milli Takımda Unutulmaz Anlar
Milli formayı giydiği maçlardan bahsederken, sanki o anları yeniden yaşıyor. "Şu golü atarken hissettiklerimi tarif edemem" diye ekliyor, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle. Futbolun sadece bir oyun olmadığını, bir tutku olduğunu her cümlesinde hissediyorsunuz.
Antrenmanlardaki çileler, galibiyetlerin verdiği mutluluk, yenilgilerin acısı... Hepsi birbirinden çarpıcı detaylarla anlatılıyor. "Bazen öyle anlar oluyor ki, insan 'İşte bu!' diyor." diye ekliyor Çetin, o anları yeniden yaşarcasına.
Futbol Sonrası Hayat
Kariyerinin ardından antrenörlük yapması da ayrı bir macera. "Sahadan çekildikten sonra da futbol hep içimdeydi" diyor. Genç yeteneklere mentorluk yapmanın verdiği haz ise tarifsiz. "Onların gözlerindeki ışığı görmek paha biçilmez."
Şimdilerde ise futbola dair düşüncelerini paylaşmaya devam ediyor. "Futbol sadece bir oyun değil, bir yaşam biçimi" diyor, belki de her şeyi özetlercesine.