Bursa'da düzenlenen Türk Dünyası Oyunları, beklenmedik bir diplomatik krize sahne oldu. Ermeni sporcu ve yetkililerin 'soykırımcı' ifadeleri, adeta soğuk duş etkisi yarattı. Olaylar, Ermeni delegasyonunun tarihi gerçekleri çarpıtan açıklamalarıyla başladı.
Aslında her şey çok güzel başlamıştı. Sporun birleştirici gücüyle dostluk köprüleri kurulacak sanıyorduk. Ama öyle olmadı işte. Ermeni tarafı, ne yazık ki bu oyunları siyasete alet etmeye kalktı.
Sporun Diline Aykırı Davranış
Organizasyon komitesi, yaşanan bu talihsiz olaylar karşısında hiç tereddüt etmedi. Tüm Ermeni sporcular ve yetkililer oyunlardan men edildi. Bu karar, spor etiğinin ne denli ciddiye alındığını gösterdi adeta.
Kimse beklemiyordu bunları. Spor müsabakalarında siyasi mesajlar verilmeye kalkılınca, tabii ki tepkiler gecikmedi. Türk spor camiasından gelen yorumlar oldukça net ve kararlıydı.
Tepkiler Yağmur Gibi Yağdı
Bir Türk yetkili, 'Spor arenası siyaset meydanı değildir' derken, bir başkası 'Böyle provokatif davranışların yeri burası olamaz' diye ekledi. Gerçekten de sporun evrensel diline yapılan bu saldırı, herkesi üzdü.
Ermeni tarafının bu tutumu, sporun birleştirici ruhuna da büyük darbe vurdu. Oysa ki herkes biliyor - spor, dünyanın her yerinde barış ve kardeşlik için var. Ama görünen o ki bazıları hâlâ bunu anlamak istemiyor.
- Ermeni delegasyonunun siyasi provokasyonu
- Tüm katılımcıların derhal men edilmesi
- Türk spor camiasından sert tepkiler
- Spor etiğinin ön plana çıkması
Bu olay, aslında bize çok önemli bir gerçeği bir kez daha hatırlattı: Spor, her zaman siyasetin üstünde olmalı. Aksi takdirde, bu tür üzücü olaylar kaçınılmaz hale geliyor.
Sonuçta ne mi oldu? Türk Dünyası Oyunları, Ermeni katılımcılar olmadan devam ediyor. Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, sporun kazandığı saygınlık hiçbir şeye değişilmez.
