
Gözlerden uzak geçen o zorlu günlerin ardından, nihayet sesini duyurdu Yıldız Tilbe. Öyle içten, öyle yürek paralayan şeyler söyledi ki, insan ister istemez duraksıyor. Sahneyi, mikrofonun o büyülü ısısını, hayranlarının coşkusunu delicesine özlediğini fısıldıyor adeta.
Fakat işte... Vücudu, o eskiden hiç yorulmayan enerji kaynağı, artık ona ihanet ediyor. "Oynamak istiyorum ama..." diye başlayıp sonra sesi titreyerek kesiliyor cümlesini. İçinde ukde kalıyor gerisini hayal etmek.
Kim bilir kaç gece uyuyamadı, kaç sabah aynaya baktı ve eski günleri andı. O gürültülü alkışlar, ışıkların altında hissettiği o tarifsiz duygu... Hepsi bir anıya dönüştü şimdi. Belki de en acı tarafı bu: istemek ama yapamamak.
Mücadele Dolu Günler
Son aylar, onun için hiç de kolay olmadı. Hastane koridorları, ilaç kokuları ve bitmek bilmeyen tedavi süreçleri... Tüm bunlara rağmen, içindeki sanat aşkı asla sönmedi. Hâlâ bir şarkı duyduğunda ayakları ritim tutuyor, yüreği heyecanla çarpıyor. Ama bedeni, o eski beden değil artık.
Doktorlar ne diyor bilmiyorum ama, sanırım dinlenmesi gerektiğini söylüyorlar. Zorla değil de, gönül rızasıyla kabullenmek lazım bazı şeyleri. O da öyle yapıyor işte. İstiyor, ama dinliyor da.
Hayranlarına Sesleniş
Sevenleri için ise şu mesajı veriyor Tilbe: "Sizleri çok seviyorum, dualarınızı hissediyorum." Belki de onların sevgisi sayesinde ayakta kalıyor bu zorlu dönemde. Kim bilir...
Umarım en kısa zamanda sağlığına kavuşur ve yine o coşkulu sahnelere döner. Çünkü onun eksikliği, Türk müziğinde gerçekten hissediliyor.