
Futbol dünyasının sevilen ismi Burak Yılmaz, son dönemde adı en çok anılan teknik direktörlerden biri olarak gündemde. Kendine has tarzı ve duruşuyla bildiğiniz gibi—hiçbir şeyi gizlemiyor, olduğu gibi konuşuyor.
Geçtiğimiz günlerde bir etkinlikte mikrofonlara yakalanan Yılmaz, yönetim kariyeriyle ilgili merak edilenleri açıklıkla yanıtladı. "Şu an için somut bir teklif yok" dese de, aslında kapının hiç de kapalı olmadığını hissettirdi. Hani şu aralar herkesin dilinde olan o meşhur 'Edin Terzić' spekülasyonları var ya, Burak Hoca onlara da değinmeden geçmedi.
"Beşiktaş Demek, Büyük Sorumluluk Demek"
Kariyerinin önemli bir kısmını siyah-beyazlı formayla geçiren bir isim olarak, Beşiktaş'ın onun için ayrı bir yeri olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ama işte—yönetim koltuğu bambaşka bir mesele. "Kulüp yönetimi, özellikle de Beşiktaş gibi köklü bir camiada, sıradan bir iş değil" diyor Yılmaz ve ekliyor: "Her teklifi değerlendirmek doğru olmaz. Uygun zaman, uygun koşul, uygun proje... Hepsi bir araya gelmeli."
Son dönemde Türkiye'deki kulüplerin yabancı teknik adam arayışına da değiniyor. Yerli hocaların önünün tıkanmasından rahatsız olduğu belli. "Yerli teknik adam olarak bizler de en az yabancı meslektaşlarımız kadar donanımlıyız" diye çıkışıyor. Haklı mı? Bence oldukça.
Peki Ya Gelecek?
Şu an için netleşmiş bir şey yok—bunu kendisi de söylüyor zaten. Ama şunu da itiraf ediyor: "Eğer doğru bir proje, doğru bir vizyon gelirse, neden olmasın?" Yılmaz'ın kariyer planlamasında aceleci olmadığı ortada. Her adımı özenle, düşünerek atmayı seven bir profil çiziyor karşımızda.
Kulüp yönetiminin sadece teknik meselelerden ibaret olmadığını, iletişimin, psikolojinin ve kulüp kültürünün de en az futbol kadar önemli olduğunu vurguluyor. Belki de onu farklı kılan bu: oyun zekasıyla insan ilişkilerini aynı potada eritebilmesi.
Son sözü ise net: "Şu an için bir şey yok. Ama telefon çalarsa, dinleriz." Gerisini hep birlikte göreceğiz.