Hayat bazen öyle acımasız oyunlar oynuyor ki, insan neye uğradığını şaşırıyor. Düşünsenize, bir çocuğun velayeti tam dört kez el değiştiriyor. Dört kez! Bu kadarını ben bile hayatımda duymamıştım doğrusu.
Mahkeme salonlarındaki bu amansız mücadele yıllardır sürüp gidiyor. Anne ve baba -kim haklı kim haksız bilemem- adeta bir savaşın içindeler. Öyle ki, her seferinde farklı kararlar çıkıyor ortaya.
Son Talep Kapıdan Döndü
Gelelim en son gelişmelere... Hakim masaya yumruğunu vurmuş gibi bir karar aldı. "Artık yeter!" dercesine, velayetin bir kez daha değiştirilmesi talebini reddetti. Bu karar, uzun süredir devam eden hukuk savaşında adeta bir dönüm noktası oldu.
Mahkeme gerekçesini açıklarken şunları söyledi: "Taraflar arasındaki çekişme bitmek bilmiyor. Çocuğun yüksek yararı gözetildiğinde, bu durumun daha fazla sürdürülmesi doğru değil." Yani aslında hakim diyor ki, "Bu çocuk için en iyisi artık bu kavganın son bulması."
Peki Neler Yaşandı?
Olayın detaylarına bakınca insanın içi acıyor gerçekten. Velayet:
- İlk olarak anneye verilmiş
- Sonra babaya geçmiş
- Tekrar anneye dönmüş
- En son yine babada kalmış
Bu gidiş gelişler arasında çocuğun durumu ne oldu acaba? Kim düşündü onun psikolojisini? Bence asıl mesele bu.
Hakimden Çarpıcı Açıklamalar
Kararı veren hakim oldukça net konuşmuş. "Taraflar birbiriyle savaşıyor" demiş mesela. Bu ifade bile her şeyi anlatmaya yetiyor aslında. Öyle ki, mahkeme artık bu durumun çocuğun hayatında istikrarsızlık yarattığına kanaat getirmiş.
Hakimin sözleri düşündürücü: "Velayetin sürekli değişmesi, çocuğun uyum sorunları yaşamasına neden olabilir." İnsan düşünmeden edemiyor - acaba bu karar gerçekten en doğrusu mu? Yoksa başka bir çözüm yolu bulunamaz mıydı?
Peki Ya Çocuk?
Aslında tüm bu hukuki karmaşanın ortasında kaybolup giden bir çocuk var. Velayet kimde olursa olsun, bu süreçten en çok etkilenen o oldu. Dört kez farklı evlere, farklı hayatlara adapte olmaya çalışmak... Bunu bir düşünsenize.
Uzmanlar diyor ki, çocuklar için en önemli şey istikrar. Peki bu davada istikrar nerede? Bana sorarsanız, bu durum tüm boşanma davaları için düşündürücü bir örnek oluşturuyor.
Sonuç olarak, mahkeme artık dur demiş durumda. Bu kararın ardından tarafların ne yapacaklarını merak etmemek elde değil. Acaba bu son perde mi, yoksa dava temyize mi gidecek? Bunu zaman gösterecek.
Bir tek umudum var - o da bu çocuğun nihayet huzur bulabilmesi. Çünkü sistem içinde kaybolan masum bir çocuğun hikayesi bu. Ve maalesef, Türkiye'de bunun gibi yüzlerce örnek var.