
Günün her saati canlı, asla uyumayan şehirler artık bir hayal değil. Türkiye'nin dört bir yanında belediyeler, vatandaşların gece gündüz ihtiyaçlarını karşılayabileceği dev bir dönüşüm projesine imza atıyor. Neredeyse ütopik gibi görünen bu vizyon, giderek somutlaşıyor.
Sabah'ın edindiği bilgilere göre, özellikle büyükşehirlerde 24 saat hizmet veren marketler, eczaneler, kafeler ve kültür merkezleri yaygınlaşıyor. İnsanlar artık gece yarısı açılan bir dükkândan taze ekmek alabiliyor veya sabahın ilk ışıklarında kitap okuyabileceği bir kütüphaneye gidebiliyor.
Gece Ekonomisi Canlanıyor
Ekonomistlerin 'gece ekonomisi' dediği bu model, sadece tüketimi artırmıyor; aynı zamanda istihdamı da güçlendiriyor. Gece vardiyasında çalışanlar için ulaşım, yemek ve güvenlik hizmetleri de projenin bir parçası. Mesela İstanbul'da bazı hatlarda 24 saat metro seferleri denemesi yapılacağı konuşuluyor – tabii bu henüz resmi değil.
Ankara, İzmir, Bursa gibi diğer büyükşehirler de aynı yönde adımlar atıyor. Öyle ki, bazı belediyeler gece açık kalacok işletmelere vergi indirimi gibi teşvikler bile sunuyor.
Peki Ya Güvenlik?
Elbette akıllara ilk gelen soru bu: "Gece geç saatlerde güvenlik nasıl sağlanacak?" Yetkililer, artırılan polis ve güvenlik kamerası ağlarıyla sokakların daha güvenli hale getirildiğini belirtiyor. Ama itiraf etmek gerek, bazı vatandaşlar hâlâ tedirgin.
Bir diğer endişe de gürültü kirliliği. Komşuluk hukukunu zorlamamak adına, yerel yönetimler sessiz saatler (quiet hours) uygulamasını sıkı tutuyor. Yani herkes istediği saatte istediği kadar yüksek sesle müzik çalamayacak; kurallar var.
Sosyal Yaşamın Dönüşümü
Bu değişim sadece alışveriş veya ulaşımla sınırlı değil. Kültür-sanat etkinlikleri de gece yarısına kadar sürüyor. Tiyatrolar, sinemalar ve sergi salonları daha geç saatlere kadar hizmet veriyor. Hatta gençler arasında "gece sineması" seansları giderek popülerleşiyor.
Dünyada zaten var olan bu akım, Türkiye'ye nispeten geç geldi. Londra, New York, Tokyo gibi şehirler yıllardır 7/24 yaşayan kentler olarak biliniyor. Şimdi sıra bizde!
Peki sizce bu iyi bir gelişme mi? Şehirlerin hiç uyumaması mı, yoksa belli saatlerde sakinleşmesi mi daha insani? Tartışmaya açık.
Sonuç olarak, Türkiye’de kent yaşamı büyük bir değişim içinde. Daha dinamik, daha erişilebilir ve kesintisiz bir hayat kapıda. Belki de yakında hepimiz "şehrin asla uyumayan ruhu"nun bir parçası olacağız.