Aile Mahkemesi'nden Çarpıcı Karar: Boşanmada 300 Gün Bekleme Süresi AYM'ye Taşındı!
Boşanmada 300 Gün Kuralı AYM Gündeminde!

Tam da aile hukukunun en çetrefilli meselelerinden birinde, beklenmedik bir gelişme yaşandı. Ankara 13. Aile Mahkemesi, adeta hukuk dünyasında küçük bir deprem etkisi yaratan bir karara imza attı.

Medeni Kanun'un 132. maddesi... Evlilik birliğinin sona ermesi durumunda kadınların 300 gün bekleme zorunluluğu. Kimileri için bir koruma mekanizması, kimileri içinse tartışmalı bir düzenleme. İşte tam da bu noktada, Aile Mahkemesi tarihi bir adım attı.

Anayasa Mahkemesi'ne Tarihi Başvuru

Mahkeme, bu düzenlemenin kadınların kişilik haklarına ve özel hayatlarının gizliliğine aykırı olduğunu öne sürdü. Dosya, Anayasa Mahkemesi'nin 2024/143 esas numaralı gündemine girdi. Biliyor musunuz, bu aslında sıradan bir yargı sürecinden çok daha fazlası?

Mahkeme heyeti—üyeleriyle birlikte—bu düzenlemenin anayasal hakları ihlal ettiğini düşünüyor. Şöyle ki: 300 günlük süre, kadınların yeniden evlenme özgürlüğünü sınırlandırıyor. Daha da önemlisi, babalık davalarında karışıklığa yol açabiliyor.

Peki Ya Çocukların Soy Sorunu?

Aslında meselenin kalbinde çocukların soy bağı meselesi yatıyor. Fakat günümüzde tıp teknolojisi DNA testleriyle babalık tespitini son derece kolaylaştırmış durumda. Eskiden belki mantıklı olan bu kural, artık çağdışı kalmış olabilir mi?

Mahkeme kararında çarpıcı ifadeler yer aldı: "Kadının yeniden evlenme hakkına sınırlama getirilmesi, kişilik haklarına müdahale oluşturmaktadır." Haklılar da! Modern hukuk sisteminde böyle bir sınırlama gerçekten gerekli mi?

İşin ilginç yanı, bu kural aslında İsviçre Medeni Kanunu'ndan alınmış. 2002'de yürürlüğe giren yeni Medeni Kanun'la birlikte geldi. Fakat zaman değişti, toplum dönüştü. Belki de hukuk kurallarının da bu dönüşüme ayak uydurması gerekiyor.

Kadınların Özel Hayatına Müdahale

Düşünsenize: Boşanmış bir kadın, yeni bir hayat kurmak istiyor. Fakat devlet diyor ki: "Dur bekle! En az 300 gün geçmesi lazım." Bu, özel hayata yapılan ciddi bir müdahale değil mi?

Mahkeme dosyasında vurgulandığı üzere, bu süre zorunluluğu Anayasa'nın 20. maddesinde garantilenen özel hayatın gizliliği ilkesiyle çelişiyor. Ayrıca, 17. maddede yer alan kişilik haklarının korunması ilkesine de aykırılık teşkil ediyor.

Günümüzde—artık—babalık testleriyle soy bağı kolayca tespit edilebiliyor. O halde neden böyle bir bekleme süresine ihtiyaç duyulsun ki? Belki de gerçekten bu kuralın gözden geçirilmesi gerekiyor.

Anayasa Mahkemesi şimdi bu önemli dosyayı ele alacak. Verilecek karar, binlerce boşanma davasını doğrudan etkileyecek. Kim bilir, belki de Türk aile hukukunda yeni bir sayfa açılacak...

Sonuç olarak, Ankara'daki bu küçük mahkemeden yükselen ses, tüm Türkiye'de yankılanacak gibi görünüyor. Kadın hakları, aile hukuku ve bireysel özgürlükler arasındaki denge yeniden tartışılacak. Peki sizce bu kural kalkmalı mı? Cevabınızı duyar gibiyim.