
Düşünün bir kere, henüz dört yaşında bir çocuğun tutkusu nasıl da bir belediyenin çalışma şeklini değiştirebilir? İşte Melisa'nın hikayesi tam olarak bu sorunun cevabı niteliğinde. Her sabah erkenden kalkıp pencereden geçen çöp kamyonlarını izlemek onun için bir ritüele dönüşmüş adeta.
Annesi Hatice Hanım anlatıyor: "Bizim kız çöp kamyonlarını görünce adeta tranşa geçiyor. 'Anne bak, iş makinesi geliyor!' diye bağırıyor. Bir gün 'Keşke beni de alsalar' deyiverdi. O an aklıma belediyeye bir dilekçe yazmak geldi - neden olmasın ki?"
Belediyeden Sıra Dışı Yanıt
İşte asıl hikaye burada başlıyor. Belediye yetkilileri Melisa'nın bu sıra dışı isteğini ciddiye aldılar - ki genelde bürokrasinin soğuk duvarları arasında böyle sıcak dokunuşlara pek rastlanmaz. Çöp kamyonu şoförü Mehmet Bey gülümseyerek anlatıyor: "25 yıllık meslek hayatımda ilk kez böyle bir taleple karşılaştım. Minik bir kızın yüzündeki tebessüm için yola çıkmak... İnanılmaz bir duygu."
O Unutulmaz An
Ve nihayet o gün geldi çattı. Melisa, özel olarak hazırlanmış mini bir çöp kamyonu forması giymişti. Gözlerindeki pırıltıyı tarif etmek kelimelerle mümkün değil. Kocaman mavi kamyonun içinde, direksiyona dokunurken yüzündeki ifade - sanırım saf mutluluk denen şey tam olarak buydu.
Belediye Başkanı olayla ilgili şunları söyledi: "Aslında bizim işimiz sadece çöp toplamak değil, insanlara dokunmak. Melisa'nın bu saf sevgisi bize çok şey öğretti. Bazen en büyük mutluluklar en beklenmedik yerlerden geliyor."
Bu küçük jest sadece bir çocuğun gününü güzelleştirmekle kalmadı, aynı zamanda yerel yönetimlerin insani yüzünü de gösterdi. Belki de hepimizin Melisa'dan öğreneceği bir şey var: Tutkularımızın peşinden gitmekten asla vazgeçmemeliyiz.
Kim bilir, belki diğer belediyelere de örnek olur bu davranış. Neden olmasın? Sonuçta bir çocuğun tebessümü her şeye değer.