
Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte, denizin dingin yüzeyi bir hareketliliğe tanık oldu. Balıkçı tekneleri, adeta bir senfoni orkestrasının enstrümanlarını akort eder gibi, son hazırlıklarını tamamlıyordu. Motorların homurtusu, martıların çığlıklarına karışırken, her bir balıkçının yüzünde hem bir tedirginlik hem de tarifsiz bir heyecan okunuyordu.
Kimileri ağlarını kontrol ediyor, kimileri de motorlara son bir bakım yapıyordu. Her şey, tam da olması gerektiği gibiydi. Çünkü bugün, aylarca beklenen o gündü. Deniz, bereketini sunmak üzere adeta onları çağırıyordu.
Vira Bismillah! Dualar ve Umutlarla Açıldılar
Güneş, ufukta kızıllığını göstermeye başladığında, tekneler sırayla limandan ayrılmaya başladı. 'Vira Bismillah' sesleri, rüzgâra karışıp giderken, her bir balıkçının yüreğinde aynı dilek vardı: Bereketli bir sezon.
Bu, sadece bir işin başlangıcı değil; aynı zamanda bir geleneğin, bir yaşam biçiminin devamıydı. Dedelerinden, babalarından gördükleri bu meslek, onlar için bir tutkuydu. Denizle olan bu kadim dans, yeni bir müzikle yeniden başlıyordu.
Zorluklar ve Umutlar İç İçe
Elbette işin içinde zorluklar da yok değil. Yakıt fiyatlarındaki artış, maliyetleri her geçen gün daha da zorluyor. Hava koşulları ise her zaman tahmin edilebilir olmuyor. Ama balıkçılar, tüm bu zorluklara rağmen, umutlarını asla kaybetmiyor. Denizin, emeklerinin karşılığını en güzel şekilde vereceğine inanıyorlar.
Belki de bu inanç, onları her seferinde yeniden denize çıkaran en büyük güç. Doğanın sunduğu bu nimeti, sofralara taşımanın haklı gururunu yaşıyorlar.
Peki, bu sezon ne getirecek? Kimse kesin olarak bilemez tabii. Ama balıkçıların yüreklerindeki o kocaman umut, her şeye değer. Geriye dönüp baktıklarında, emeklerinin boşa gitmediğini görmek istiyorlar. İnanıyorlar ki, deniz onları asla yarı yolda bırakmayacak.