Görenlerin 'altın çift' diye nitelendirdiği o ünlü evlilik, bir anda sona ermişti. Herkes ne olduğunu merak ediyordu ama kimse gerçeği tam olarak bilmiyordu. Ta ki bugüne kadar.
Hasan Dere - evet, Asena'nın eski eşi - nihayet sessizliğini bozdu. Ve itirafları, beklediğinizden çok daha sarsıcı.
O Gece Her Şey Değişti
'Aslında her şey çok normal başlamıştı,' diye anlatıyor Dere, sesinde hâlâ hissedilen bir buruklukla. 'Ama derken... işte, bazı şeyler beklediğiniz gibi gitmiyor.'
O 'bazı şeyler' dediği, meğer evliliklerinin temelini sarsacak türdenmiş. Anlattıkça anlıyorsunuz - bu, sıradan bir ayrılık hikayesi değil.
İşte O Anlaşmazlık Noktaları
- Kariyer baskısı: 'İkimiz de müzik dünyasının içindeydik ama bu sefer işler karıştı'
- Zaman yönetimi: 'Aynı evde yaşayıp birbirimizi haftalarca göremediğimiz oluyordu'
- Kişisel alan: 'Bazen öyle anlar oluyordu ki, nefes alacak alan kalmıyordu'
Dere'nin anlattıkları, ünlü olmanın ilişkilere nasıl da gölge düşürebildiğini acı bir şekilde gösteriyor. 'İnsan bazen sadece sıradan bir eş olmak istiyor,' diyor iç çekerek. 'Ama bizim için bu imkansızdı.'
Son Perde: Ve Ayrılık
Peki ne oldu da bu evlilik sona erdi? Dere, o son anları anlatırken kelimeleri seçiyor, her cümlesi özenle kurulmuş gibi.
'Bazen sevmek yetmiyor,' diye fısıldıyor adeta. 'Bazen, ne kadar çok seversen sev, bazı şeyler yolu ayırmaya yetiyor.'
Ve ekliyor, belki de en çarpıcı itirafı: 'Belki de biz birbirimiz için doğru insanlardık, ama yanlız zamandaydık.'
Bu cümle, her şeyi özetliyor sanki. Doğru insan, yanlış zaman - kim bilir kaç ilişkinin kaderi bu sözde gizli?
Ve Bugün...
Peki şimdi? Dere, hayatına devam ediyor. Müzik hâlâ hayatının merkezinde, ama artık daha farklı bir şekilde.
'Hayat devam ediyor,' diyor gülümseyerek. 'Ve insan her şeye rağmen mutlu olmayı öğreniyor.'
Asena'ya gelince... O da kendi yolunda ilerliyor. Belki de bazen ayrılmak, birbirini sevmeye devam etmenin başka bir yolu.
Bu hikaye bize bir kez daha gösterdi ki: Ünlü olmak, kalp kırıklıklarından muaf olmak anlamına gelmiyor. Onlar da aşk acısı çekiyor, onlar da yaralarını sarıyor. Tıpkı bizim gibi.