Kim ne derse desin, Aslı Hünel'in son paylaşımı gerçekten şaşırttı beni. Normalde kırmızı halılarda, galalarda gördüğümüz oyuncu, bu kez tamamen farklı bir roldeydi. Kolları sıvamış, köy evinin mutfağında kışlık domates hazırlığı yapıyordu. İnanılır gibi değildi!
Paylaştığı o görüntülerde -inanın- hiç de 'star' havası yoktu. Doğallığı, samimiyeti insanı etkiliyordu. Domatesleri kesişi, kaynatışı, kavanozlara doluşu... Hepsi o kadar doğaldı ki. Sanki yıllardır bu işi yapan bir köy annesi gibiydi.
"Herkes Prenses Olurken Ben..."
İşin en çarpıcı yanı ise attığı o anlamlı mesajdı: "Herkes prenses olurken ben domates kurutuyorum." Bu sözler aslında çok şey anlatıyordu. Gösterişten, yapaylıktan uzak, doğal bir hayatın kapılarını aralıyordu adeta.
Peki neden böyle bir şey yapıyordu? Belki de modern hayatın koşuşturmacasından bir kaçıştı bu. Ya da sadece kendi elleriyle bir şeyler üretmenin verdiği o tarifsiz huzuru arıyordu. Kim bilir?
Doğallığın ve Özgünlüğün Sembolü
Şunu itiraf etmeliyim - bu tür paylaşımlar gerçekten takdire şayan. Çünkü her şeyin bu kadar yapaylaştığı bir dönemde, doğallığın ve özgünlüğün hala değerli olduğunu hatırlatıyor bize. Aslı Hünel'in bu davranışı, aslında hepimizin içinde olan ama unuttuğumuz bir şeyi yeniden keşfetmemizi sağlıyor.
Domates kurutmak belki basit görünebilir ama derin anlamlar taşıyor bence. Kendi emeğinle, kendi ellerinle bir şeyler üretmek... Mevsiminde hazırlanmış, katkısız gıdalar tüketmek... Doğayla iç içe olmanın verdiği o huzuru hissetmek...
Aslında hepimizin özlediği ama bir türlü zaman bulamadığı şeyler bunlar. Belki de Aslı Hünel bize sadece domates kurutmayı değil, hayatı yavaşlatmayı da öğretiyor.
Sonuç olarak - evet - bu paylaşım bana göre sıradan bir 'ne yapıyorum' paylaşımından çok daha fazlası. Bir hayat tercihi, bir duruş, bir felsefe adeta. Ve sanırım birçok kişiye de ilham veriyor.