
Diyarbakır'ın sessiz sokaklarından birinde, taşların dilini bilen bir adamın hikayesi dillere destan oluyor. Doğuştan bedensel engelli olmasına rağmen, Mehmet Hoca'nın yüreği öyle büyük ki, koskoca bir camiyi tek başına ayağa kaldırmayı başardı.
Şimdi şu işe bakın: 15 yıl önce depremle yerle bir olan tarihi cami, çoğunun "yapılamaz" dediği noktadayken, o "ben yaparım" demiş. Malzemeyi sırtında taşımış, duvarları tek tek örmüş, kubbesini sabırla şekillendirmiş.
Bir Tuğlanın Ardındaki İnanç
Sabahın ilk ışıklarıyla başlayan çalışmalar, gün batımına kadar sürermiş. Komşular anlatıyor: "Bazen acıdan dişlerini sıktığını görürdük, ama asla vazgeçmezdi." Belediyenin unuttuğu bu tarihi eser, onun ellerinde yeniden hayat bulmuş.
İşin ilginci, caminin orijinal dokusunu bozmamak için eski ustaların tekniklerini öğrenmiş kendi kendine. Taşları nasıl yontacağını, harç karışımını nasıl yapacağını kitaplardan araştırmış. "Allah'ın evi en güzeline layıktır" diyerek her detayı titizlikle işlemiş.
Azmin Zaferi
Bugün caminin avlusunda çocuklar koşuşturuyor, yaşlılar gölgesinde dinleniyor. Mehmet Hoca ise mütevazı bir köşede gülümsüyor. "Bana engel diyenlere inat, bu camiyle cevap verdim" diyor gözlerindeki ışıkla.
Bu hikaye sadece bir binanın yeniden inşası değil, bir insanın imkânsızı nasıl mümkün kıldığının belgeseli aslında. Diyarbakır'ın göbeğinde, taşlara kazınmış bir direniş öyküsü...