Hayat bazen öyle acımasız darbeler indiriyor ki, insan ne yapacağını şaşırıyor. Nihal Candan'ın annesi de tam olarak bu duyguların pençesinde. Kızını kaybetmenin verdiği tarifsiz acıyı anlatırken, kelimeler bile yetersiz kalıyor sanki.
"Geceleri yastığıma başımı koyduğumda, onun kokusunu arıyorum" diyor gözleri dolu dolu. Bir anne için en büyük kâbusun gerçek olması... Kim tahmin edebilirdi ki böyle bir acıyı?
Çaresizliğin Pençesinde
Duygularını anlatırken sesi titriyor: "Bazen öyle anlar oluyor ki, nefes almak bile zor geliyor. Sanki göğsümde kocaman bir taş var. Çaresizliğin en dibini gördüm diyebilirim."
İnsanın içini acıtan bu sözler, aslında hepimizin bir gün yüzleşebileceği gerçeği hatırlatıyor. Sevdiğimiz birini kaybetmek... Dünyanın en zor şeyi belki de.
Zamanla Geçecek mi?
"Herkes 'zamanla geçer' diyor ama ben hiç öyle hissetmiyorum" diye ekliyor. "Acı hafifliyor belki, ama asla bitmiyor. Sabahları uyandığımda ilk düşündüğüm şey o oluyor hâlâ."
Psikologların dediği gibi, yas süreci kişiye özel. Kimi insanlar aylar içinde toparlanırken, kimileri için bu süreç yıllar alabiliyor. Nihal Candan'ın annesinin yaşadıkları da, kaybın ne denli derin izler bıraktığını gösteriyor.
Hayat devam ediyor belki, ama bazı yaralar asla tam olarak kapanmıyor. Bir anne için evladını kaybetmek, işte o yaralardan en derini...