İzmir'in daracık sokaklarından birinde, adeta zamanın durduğu bir köşe var. Burası, Afganistan'dan gelenlerin kendilerine yeni bir hayat kurdukları, rengarenk dükkanların ve mis gibi baharat kokularının sizi karşıladığı bir mahalle. Sanki şehrin kalbinde küçük bir Afganistan parçası...
"Burası bizim ikinci vatanımız," diyor 35 yaşındaki Farid, küçük bakkalında çayını yudumlarken. Suratındaki tebessüm, hikayesindeki zorlukları gizlemeye yetmiyor. 5 yıl önce geldiği İzmir'de, şimdi birçok hemşerisi gibi o da kendi işini kurmuş.
Bir Kültür Köprüsü
Mahallede yürürken, duyduğunuz Farsça ve Peştuca konuşmalar sizi şaşırtabilir. Ama asıl şaşırtıcı olan, bu kültür mozaiğinin nasıl da İzmir'in dokusuna harmanlandığı. Bakkal raflarında Afgan çayları yan yana Türk kahvesiyle duruyor. Lokantaların menülerinde mantı ile Afgan köftesi kardeş olmuş.
- Mahallede 50'den fazla Afgan işletmesi bulunuyor
- Yerel halkla kaynaşma her geçen gün artıyor
- Geleneksel Afgan düğünleri mahallenin renkli etkinliklerinden
"İlk geldiğimizde biraz zorlandık tabii," diye anlatıyor 28 yaşındaki Zeynep, küçük tekstil atölyesinde. "Ama İzmirliler bizi çok sıcak karşıladı. Şimdi komşularımızla bayramlaşıyor, iftarlara gidiyoruz."
Uyum İçinde Bir Yaşam
Belediye yetkilileri, bu kültürel zenginliğin şehre katkısını vurguluyor. Mahallede düzenlenen festivaller artık İzmir kültür takviminin vazgeçilmezleri arasında. Afgan mutfağından örnekler sunan restoranlar, şehrin gastronomi haritasında yeni rotalar çiziyor.
Peki ya dil bariyeri? "Türkçe öğrenmek zorundaydık," diye gülümsüyor Farid. "Ama biz de komşularımıza Farsça birkaç kelime öğrettik. Şimdi karışık bir dil konuşuyoruz bazen!"
Bu mahalle, sadece bir göç hikayesi değil aynı zamanda bir uyum öyküsü. İzmir'in sıcakkanlılığı ile Afgan kültürünün renklerinin buluştuğu, şehrin en canlı köşelerinden biri. Belki de bu yüzden, buradan ayrılırken içinizde bir parça Afgan misafirperverliğiyle doluyor...
