Bazen hayatın içinde öyle anlar gelir ki, her şey donakalır. İşte o anlarda kendimize sormaktan kaçındığımız o can alıcı soruyla yüzleşmek zorunda kalırız: Gitmek mi, yoksa kalmak mı?
Aslında düşününce... Kalmak çoğu zaman daha kolay gelir insana. Alıştığımız düzen, bildiğimiz sokaklar, tanıdık yüzler - hepsi bir güven ağı gibi sarar bizi. Ama işin garip tarafı, bu 'güvenli' alan aslında bizi yavaş yavaş tüketiyor olabilir mi?
Konfor Alanının Tuzağına Düşmeyin
Şu konfor denen şey ne tuhaf değil mi? İnsanı sarmalıyor, ısıtıyor ama bir yandan da hapsediyor. Oysa gerçek büyüme, o bildik sınırların dışına attığınız ilk adımla başlıyor. Bunu söylemesi kolay tabii - uygulaması ise tam bir cesaret işi.
Peki neden bu kadar zor geliyor değişim? Çünkü beynimiz bilinmeyenden korkuyor. Yeni bir şehir, yeni bir iş, yeni bir ilişki... Hepsi belirsizlikle dolu. Ama unutmayın: Büyük balıklar hep derin sularda yüzer.
İç Sesinizi Dinleyin - O Size Doğru Yolu Gösterecek
Kalbimizin derinliklerinde, aslında ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. O sesi duyuyor musunuz? Bazen fısıltı gibi, bazen çığlık gibi... Onu susturmak yerine dinlemeyi deneyin. Belki de aradığınız tüm cevaplar orada, içinizde bir yerlerde saklı.
İşte size pratik bir öneri: Bir kağıt kalem alın ve şu soruları cevaplayın:
- Şu anki durumum beni gerçekten mutlu ediyor mu?
- Beş yıl sonra nerede olmak istiyorum?
- Değişmekten korkmazsam hayatım nasıl görünürdü?
- En büyük hayalim nedir ve onun için ne risk alabilirim?
Bu soruların cevapları sizi şaşırtabilir. Hatta belki de içinizdeki o 'gitme' isteğinin aslında ne kadar güçlü olduğunu fark edeceksiniz.
Değişim Korkusunu Yenmenin Yolları
Korku normal - hatta sağlıklı. Önemli olan onun sizi felç etmesine izin vermemek. Küçük adımlarla başlayın mesela. Her gün ufak bir değişiklik yapın. Farklı bir yoldan işe gidin, yeni bir restoran deneyin, bilmediğiniz bir müzik türü keşfedin.
Bakın, hayat denen şey aslında bir nehir gibi. Akmaya devam ediyor, ister biz de onunla birlikte akalım, ister kıyıda kalıp izleyelim. Nehrin akışına kapılmak korkutucu gelebilir, ama o akış sizi bambaşka diyarlara götürebilir.
Son bir şey söyleyeyim mi? Hiç kimse ölüm döşeğinde 'keşke daha fazla risk alsaydım' dememiş. Düşünün bir kere...
O yüzden cesaretinizi toplayın. Belki tam şu an, tam da bu satırları okurken içinizde bir şeyler kıpırdıyorsa, bilin ki değişim vakti gelmiş demektir. Gitmek mi, kalmak mı? Cevap sadece sizde.