
İnsanın içini ürperten, akıl alması güç bir itiraf... Yıllar sonra gün yüzüne çıkan bir karanlık. Öyle ki, duyanların "Bu nasıl mümkün olabilir?" diye sorası geliyor.
Olay, tam 25 yıl öncesine dayanıyor. Henüz iki aylık bir bebek... Hayata yeni başlamış, masum bir can. Ve onun hayatına son veren, en yakınındaki biri: abisi.
O gece ne oldu? İtirafa göre, genç adam -o zamanlar henüz bir delikanlı- küçük kardeşinin ağlamalarına dayanamamış. Öfke veya bilinmeyen bir dürtüyle, eline geçirdiği bir yastığı bebeğin yüzüne bastırmış. Ve ne yazık ki, o minicik can son nefesini vermiş.
Aradan Geçen Çeyrek Asır ve Açığa Çıkan Gerçek
Yıllar geçmiş. Aile, bebeklerinin ani ölümünü bir trajedi olarak kabullenmiş, acılarını içlerine gömmüşler. Ta ki geçtiğimiz günlere kadar. Fail konumundaki abi, dayanamayıp gidip itirafta bulunmuş. İçindeki o ağır yükü taşıyamaz hale gelmiş olmalı ki, 25 yıllık sırrı polise anlatmış.
"Peki neden şimdi?" diye soracak olursanız, kim bilir belki de vicdan azabının ağırlığı artık katlanılmaz bir hal almıştı. Ya da hayatının bir dönüm noktasında, geçmişle yüzleşmeye karar vermişti. Kesin olan bir şey var: odağında masum bir bebeğin hayatına mal olan bu korkunç olay, yeniden gündeme geldi.
Adalet Süreci Başlıyor
Şu an için savcılık soruşturması devam ediyor. Fail hakkında gerekli işlemler yapılacak. Ailenin yaşadığı ikinci travma ise, bir yandan evlat acısı, diğer yandan diğer evlatlarının bu itirafıyla sarsılmak oldu. Gerçekten de içler acısı bir durum.
Bu vaka, aile içi şiddetin en uç ve en hassas noktalarından birine işaret ediyor. Ve insan ruhunun karanlık dehlizlerinde neler olup bittiğini anlamanın ne denli zor olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Toplum olarak hepimizi derinden düşündüren, üzücü bir gelişme.