
İzmir'in soğuk bir akşamında, sıradan bir gençlik aşkı trajedisi yaşandı. Aslında kimse böyle bir son bekliyordu—ama işte oldu. 30 saniye. Belki de bir reklam filminden daha kısa süren bir zaman dilimi. Ama bu kısacık süre, 16 yaşındaki bir gencin hayatını almak için yetti de arttı bile.
Olay, geçtiğimiz hafta İzmir'de meydana geldi. Katil zanlısı, henüz 18 yaşında bir genç. Kurban ise sadece 16 yaşındaydı. İki genç, bir süredir görüşüyorlardı—ta ki o korkunç akşama kadar.
Mahkeme Salonunda Donduran İtiraf
Mahkeme salonunda söylenenler, orada bulunan herkesi adeta dondurdu. Zanlı, savcının sorularını soğukkanlılıkla—hatta rahat bir tavırla—yanıtlıyordu. "Evet, 30 bıçak darbesi indirdim" dedi. "Yaklaşık 30 saniye sürdü."
Peki neden? Neden böyle bir vahşet? Zanlının ifadesine göre, "tartıştıkları için" bu sonuca varmış. Basit bir tartışma, 30 bıçak darbesine dönüşmüştü. İnanılır gibi değil.
30 Saniyelik Vahşet
Olay yerine giden polis ekipleri, gördükleri manzara karşısında şok oldu. Her yer kan içindeydi. 16 yaşındaki gencin vücudunda onlarca bıçak yarası vardı—tam 30 tane. Adli tıp raporu, ölümün anında gerçekleştiğini gösteriyordu. Yani o 30 saniye, bir insanın hayatını sonlandırmaya yetmişti.
Zanlı, olaydan sonra kaçmaya çalışmış. Ancak polis kısa sürede izini bulmuş ve gözaltına almış. İfadesinde pişmanlık belirtisi göstermediği—en azından yeterince göstermediği—gözlemlenmiş.
Toplumsal Bir Yaraya Parmak Basan Olay
Bu vahşet, aslında çok daha büyük bir soruna işaret ediyor. Gençler arasında yaygınlaşan şiddet eğilimi, kontrolsüz öfke ve iletişimsizlik... Uzmanlar, bu tür olayların altında yatan nedenlerin ciddiyetle ele alınması gerektiğini vurguluyor.
Mahkeme, zanlıyı "kasten öldürme" suçundan tutukladı. Yargılama süreci devam ediyor. Ama ne olursa olsun, 16 yaşındaki bir gencin hayatı geri gelmeyecek. Ve ailesi, geriye kalan tek şeyle—acıyla—yaşamaya çalışacak.
İzmir'de yaşanan bu akıl almaz cinayet, aslında hepimizin yüzleşmesi gereken bir gerçeği gözler önüne serdi: Şiddet, her geçen gün daha da yaklaşıyor. Peki biz, buna dur demek için ne yapıyoruz?